38,8949$% 0.36
43,4533€% -0.25
3.999,77%-0,80
6.654,00%0,01
26.535,00%0,01
4017293฿%0.35945
CHP, Yozgat’ta büyük bir miting düzenleyerek hem çiftçilerin hem de Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına bir mesaj verdi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, kalabalık mitingde yaptığı konuşmada Yozgat halkının ezber bozduğunu ve artık sessiz kalmayacağını söyledi.
Özel, çiftçilerin traktör konvoyuyla verdiği tepkinin bastırılmaya çalışıldığını, ancak bu sesin Türkiye’nin dört bir yanında yankılandığını vurguladı.
CHP lideri, AK Parti iktidarının Yozgat’a verdiği sözleri tutmadığını belirterek Yozgat’ın yıllar içinde nüfus ve hizmet kaybına uğradığını dile getirdi.
İktidarın halktan korkarak sandığı kaçırmak istediğini söyleyen Özel, milletin buna izin vermeyeceğini belirtti.
Özgür Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
Yozgatlı çiftçiler, 2 Nisan günü artık kendilerine yapılan zulme, haksızlığa, ürünlerinin para etmemesine, bıçağın kemiğe dayanmasına ve artık canları burnunda tepkileri ortadayken işleri, aşları ellerinden alınmış Yozgatlılar bir de baktılar ki birileri sandığı da ellerinden almaya, seçme hakkını ellerinden almaya, bir Cumhurbaşkanı belirlemek için sandık başına gitmeye gün sayarken adaylarını ellerinden almaya, Ekrem İmamoğlu’nu, geleceğin Cumhurbaşkanını ellerinden almaya kalktılar.
Yozgat o gün İstanbul ayağa kalktı, Türkiye ayağa kalktı. Sandılar ki Yozgat’tan ses gelmeyecek. Yozgat’tan öyle bir ses geldi ki, o traktör konvoyu, traktörlerin konvoyu Yozgat’tan bütün Türkiye’ye duyuldu.
Bir ezber bozuldu. Ezberlemişler “Yozgat bizimdir, bizden başkasına oy vermez. Yozgat tepki vermez. Yozgat eylem yapmaz.” diye bir ezbere varmışlar. Rahmetli Nida Tüfekçi’nin dediği gibi: Dersini almış da ediyor ezber, sürmeli gözlerin sürmeyi nereden?
Yozgat o ezberi bozdu. Yozgat elbette onlara oy verdi diye onlar Yozgat’ı çantada keklik sandılar. Bilmezler ki artık Yozgat uyanmıştır. Bu millet uyanmıştır. Yozgat zulme susmamış bugün de bu meydana sığmamıştır. Sayın Erdoğan Yozgat’taki Ak Partililere pek kızmış geçen geldiğinde. Demiş ki “bu ne? Bu kadar meydan mı olur? Bu tarafları niye doldurmadınız?”. Sayın Erdoğan Yozgat’a kızma. O dolduramadıkları yeri bugün biz doldurduk, biz doldurduk. Bugün Yozgat tarihinin, Yozgat tarihinin en kalabalık mitinglerinden biriyle Yozgat’tayız. Sadece meydan değil, meydanın ötesinde bariyerlerin etrafı, ara sokaklar, her tarafta ayrı bir miting var. Ziraat Bankası’nın önündeki emekliler, ellerinizden öpüyorum ellerinizden.
Yozgat’ın bütün Türkiye’yi ayağa kaldıran, kornalarına basınca 81 vilayetten duyulan, dünya basınına konu olan çiftçileri “Yola çıktılar.” diye, “Tepki gösterdiler.” diye, çiftçiye destek yollaması gerekenler önce önüne jandarmayı koydular.
Milletin evladı jandarma ellerini milletin çiftçisinin karşısına diktiler. Sonra çiftçiye sahip çıkması, destek yollaması gerekenler çiftçilere “O traktörler güya güvenliği, trafik güvenliğini tehlikeye atıyor.” diye ceza tebligatları postaladılar.
Ceza tebligatları postaladılar ve biz her birimiz bunu görünce içimiz sızladı. Biz her birimiz bunu görünce “Bunu hak etmediler. Biz bunu sahiplenmek istiyoruz.” dedik. İl başkanımı aradım, Abdullah başkanı. “O çiftçilere ulaşalım. Cezalarını ben üstleneceğim.” dedim. Ardından da Silivri Cezaevi’ne ziyarete gittim. Silivri Cezaevi’nde Ekrem başkan. Her gün her fırsatta birbirimizi dışarıda günde birkaç kez aradığımız, hatırını sormadan, iyi olduğunu bilmeden rahat edemediğim Ekrem başkanımız Silivri zindanındaydı.
Onu ziyarete girdim. Her seferinde özlemle sarılırken bu sefer aramızda bir tartışma çıktı. Dedi ki: “Genel başkanım oldu mu şimdi?” Dedim “Ne oldu?”. Dedi ki: “Traktörler bana destek için çıktı. ‘Ben bu cezaları ödeyeceğim.’ demiştim. Bir baktım televizyonda ‘Genel Başkan ödeyecek.’ diyor. Nasıl olacak şimdi?” dedi. Dedim ki “Ekrem başkan, biz senle bugüne kadar hiç tartışmadık, hiç ayrı düşmedik. O zaman aramızdaki kardeşlik hukukuna göre bunu da kardeş payı yapacağız. Yarısı benden yarısı senden.” İşte bugün o çiftçi kardeşlerimin, abilerimin, ablalarımın davetiyle buraya geldim.
Elbette Yozgat’ta elbette bir miting yapacaktık ama madem Yozgat bütün dünyaya sesini traktör konvoyu ile duyurmuştu, traktörlerin başına geçtik bu miting alanına bütün çiftçileri selamlayarak, bütün Yozgat’ı selamlayarak geldik. Selam olsun Yozgat’a!
Oy alırken iyi, sonra hizmet yapmayınca, taban fiyata tepki olunca, çiftçi faize itiraz edince, mazotun yüksekliğinden, gübrenin yüksekliğinden yakınınca, çiftçi iktidara mesafe koyunca bir anda çiftçinin karşısına dikiliyorlar, köylünün karşısına dikiliyorlar.
Yozgat’ta bir söz var: “Dik duranın devesi ölmez.” demişler. Dik duranlara, korkmayanlara, teslim olmayan Yozgatlılara selam olsun! Atatürk ilk Yozgat’a geldiğinde, 1924, Yozgatlılara “Bozok Yaylası’nın yiğit evlatları var olun.” demiş. Buradan Bozok Yaylası’nın yiğit evlatlarına sesleniyorum. Sağ olun, var olun, hep birlikte olun! Yozgat’ın kaderini hep birlikte değiştireceğiz. Çok partili hayatta tüm siyasi partilere oy vermiş, iyi yönetilmek isteyen, hizmet isteyen Yozgat’ımızın iradesine hem genel seçimlerde saygılı olduk hem yerel seçimlerde. Yozgat’ta %4 oy çıkardığımız da oldu, milletvekilleri çıkardığımız da oldu. İşte demokrasi tam olarak da budur. Sandıkla gelen sandıkla gider ama seçimle iş başına gelenler şimdi seçimle gitmek istemiyorlar. Yozgat’ın da, Türkiye’nin de önünden sandığı kaçırmak istiyorlar. Oysa demokrasilerde mühür milletin elindedir. Soruyorum: Sandığın önünüzden alınmasına izin verecek misiniz? Mührün elinizden alınmasına izin verecek misiniz? Ziraat Bankası’nın önündeki emekliler, sandığı elinizden almaya kalkıyorlar, izin verecek misiniz? Türkiye’nin Yozgat’tan duyacak çok şeyi var. Bu iktidarın bu meydanda görmesi gereken çok şey var.
Bir ay önce, 19 Mart günü, bundan bir ay önce bir sivil darbe girişimi yaşadık. Ülkemiz adına üzülerek söylüyorum ki, bu darbe için okyanus ötesinden, bu darbe için Amerika Birleşik Devletleri’nden, bu darbe için Trump’tan izin aldılar, icazet aldılar. Daha önce, Ekrem Başkan’ın İstanbul’un helal oylarıyla kazandığı seçimin mazbatasını bir iftar sofrasında iptal etmişlerdi. Onun özüne, onun üzerine Ekrem Başkanımız kolları sıvamış. İlk seçimde aldığı 13.000 oyun üstüne 806.000 oy farkla İstanbul’u tekrar seçimde yeniden kazanmıştı. O gün bu hazımsızlığı yapanlar bugün de bu sefer de yine bir ramazan gününde. Ben Ankara’da şehit ailelerimizle iftardayken, Ekrem Başkan İstanbul’da bir yoksul ailenin evinde iftar sofrasındayken, iftar vakti karar verip Ekrem Başkan’ın diplomasını iptal ettirdiler.
Aslında, aslında 35 yıl önce ilanla öğrencileri çağıran ve ardından, ve ardından 31 yıl önce diploma veren üniversite diplomayı iptal etsin diye fakülteye esas diplomayı düzenleten, düzenleyen İşletme Fakültesi’ne yolladı. Onlar bu diplomayı iptal edemeyeceklerini söylediler. Dekan istifa etti, onurunu korudu ama bu yanlışa girmedi. Zorladılar. Yedi kişiden, ilk dördünün kararı gerekiyordu. İkisini zorla ikna ettiler, gerisi olmaz dedi. Çarşamba günü bu toplantı yapılacakken, salı akşam iftar saatinde apar topar ilgisiz bir yönetim kurulunu toplayıp diplomayı başka yerden iptal ettirdiler. Ve biz bu haksızlığa, bu adaletsizliğe isyan ederken, bu sefer aynı gecenin sahurunda binlerce polis otomobili, polis otobüsüyle yolları kesip Ekrem Başkan’ın evine gidip onu evinden gözaltına alıp Vatan Emniyet’e götürdüler. Buradan, buradan, buradan Sayın Erdoğan’a bir kez daha hatırlatıyorum. Yozgat Meydanı’ndan: “Sen de İBB başkanıyken çeşit çeşit suçlamalarla yargılandın. Defalarca ifadene başvuruldu. Ne rüşvet kaldı, ne irtikap, ne ihaleye fesat karıştırma kaldı, ne terör örgütlerine destek.” O günlerde bile biz o günlerde bu yapılanları yanlış buluyorken, bugün kendisine o gün yapılanları teker teker Ekrem Başkan’a yaptırtan Erdoğan’a sesleniyorum…
Sen görevin boyunca onlarca kez yargılandın. Peki bir kez sabah evine polis geldi mi? Sabaha karşı şafak vakti kapını sarıp da, seni eşinin, çocuklarının önünden alıp da, koluna girip de emniyete götürdüler mi? Sen yargılandın, ceza aldın ama kimse seni görevinin başından ceza ta Yargıtay’da onaylanana kadar ellemedi. O gün bile cezanı çekmeye Saraçhane’de miting yaparak, böyle bir otobüsün üstünden konuşma yaparak, davulla, zurnayla uğurlandın. Üç ay yattın çıktın, partini kurdun. Millet sana yapılanlara bile haksızlık ve mağduriyet gördü, seni iktidara getirdi. Bugün sen sana yapılanların bin katını yapıyorsun. Bırak birinci kademe. Bırak istinaf. Bırak Yargıtay’da onaylanma. Sende hepsi beklendi. Daha iddianame yokken tutuklama, kayyum atama, yerine seçilmemiş birini getirmeye çalışıyorsun. Sen geçmişin mağdurusun, bugünün zalimisin Erdoğan, zalimisin.
Ekrem İmamoğlu’ndan TRT’ye sert tepki: “Sanırsınız TRT değil, başsavcılık haber ajansı!”