Dilân Polat, kara para aklama suçlamasıyla yargılandığı davada tutuklu sanık kalmaması üzerine cezaevindeki günlerini ve yaşadıklarını anlattı.
AK Parti'ye yakınlığıyla bilinen Sabah gazetesine konuşan Dilân Polat, kamuoyunun kendisini linç ettiğini belirterek, medya ve sosyal medyanın reyting uğruna masumiyet karinesini yok saydığını ifade etti.
Polat; delil olmadan suçlandığını, iddiaların çürütülmesine rağmen kimsenin buna dikkat etmediğini söyledi.
"Çürütülen iddiaları görmezden geliyorlar"
Dilân Polat, yaptığı açıklamalarda şu ifadeleri kullandı:
Her gün yeni bir iddia ortaya atılırken dikkat kesilenler, şimdi lehimize olan kanıtları, çürütülen iddiaları görmezden geliyor. Kamuoyu aylarca ortada bir kanıt olmadan yanlış yönlendirildi. Bir tane belge yoktu, düşünebiliyor musunuz? Daha iddianame bile hazırlanmamışken, soruşturma devam ediyorken ‘kara para’ dendi, ‘bahis’ dendi ve kimse çıkıp ‘hani belge?’ diye sormadı. Kamuoyunda bir linç furyası başladı ve sonrasında da sesimiz duyulmaz oldu.
"Ellerinde kanıt olmadan bizi etkileşime kurban ettiler"
Soruşturmada gizlilik kararı vardı, bilgi sahibi değilken; ellerinde kanıt olmadan bizi etkileşime kurban ettiler. Kamuoyunda bir kesim de maalesef yapılan bu aleyhimize haberler karşısında tepki verdi. Kızmıyorum, önlerine ne sunulduysa onu gördü, dinledi insanlar ama keşke ‘Hani kanıtı?’ diye soran çıksaydı. Bir asılsız ihbardan ve hayatımızda hiç görmediğimiz, hükümlü insanların yalan beyanları yüzünden çok zor, çok acı olaylar yaşadık.
"Aylarca kendimle çok hesaplaştım"
Aylarca kendimle çok hesaplaştım, yüzleştim, hatalarım var elbet. Farkında olmadan toplumun hassas noktalarını göz ardı eden paylaşımlar yapmışım. İşimin en önemli kısmı sosyal medyada içerik üreterek yürüyor. Bu çerçevede yaptığım ve daha önce dünyada birçok fenomen tarafından defalarca kez yapılan paylaşımlar toplumun gözüne ilk yapan benmişim gibi lanse edildi. Paylaşımların bir kısmı kesilerek öncesi veya sonrası yayınlanmadan bilinçli şekilde reyting uğruna kötü lanse edildi, aylarca aynı olumsuz videolar kesilerek her gün medyada kamuoyunda algı oluşturmak adına bilinçli şekilde yayınlandı.
Oysa dünyada başına ilk dolar takan ve içerik üreten fenomen ben olmadığım gibi, kocasından güller alan ilk kadın da ben değildim. Ki bu dolarlar sahteydi elbette. Yaptığım gösterişli içerik paylaşımları, toplumda yaşanan ekonomik sıkıntılar da dikkate alınınca olumsuz tepki aldı, daha hassas, dikkatli davranmalıydım. Bu tarz paylaşımları tekrarlamayı düşünmüyorum. Sağduyulu, olumlu, toplumu rahatsız etmeyecek içerikler paylaşmaya özen göstereceğim.
Artık attığım her adım aleyhime haber yapılıyor ve çok üzülüyorum. Biz eşimle 10 ay birbirimizi görmedik, çocuklarımızdan ayrı kaldık, haftada bir 10 dakika telefonda konuşmaktan başka bir iletişimimiz olmadı. Ona kavuşacak olmanın verdiği sevinç, mutluluk ve heyecanla paylaşmıştım ve böyle bir tepki alacağını öngöremedim, üzüldüm.
Dilân Polat, davaya ilişkin şu bilgileri paylaştı:
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme', 'suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama' suçlarından açılan davada; Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın 908 sayfalık aklama suçu inceleme raporunda; Dilan Polat Şirketler Grubu'nun klasik bir aile şirketi olduğu, suç işlemek saikiyle bir araya gelmiş bir organizasyon hüviyetinde olmadığının görüldüğünün altı çizildi.
Aynı raporda; grubun kozmetik ürün satışlarının büyük bir bölümünü Trendyol ve kredi kartı tahsilatları İYZİCO ile dilanpolat app uygulaması üzerinden gerçekleştirdiği ve satışların gerçek olmadığı ya da fiktif işlemler olduğu yönünde bir veriye ulaşılamadığı, anılan kişilerin, yasal bahis/ kumar siteleri, kripto borsa şirketleri ve ödeme aracı/epara kuruluşları nezdinde, ciddi şüphe uyandıran, çok yoğun iletişim kurulan ya da kaynak aktarımı mahiyetinde olan işlemlerinin ve tenkidi gerektirir bir hususun bulunmadığı, sahip olunan varlıkların genel değerlendirmesinde de 'suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama' bakımından suç teşkil eden bir husus bulunmadığı açık şekilde belirtilmektedir.
Burada üzerinde durulması gereken, geleneksel ve sosyal medyada masumiyet karinesinin ihlal edilmiş olmasıdır. Adeta habere ilişkin sansasyonel etki kullanılarak, kamu önünde soruşturmaya konu olan ifadeler yanlış bir algı yaratmış ve tepkilere neden olmuştur.
Hiçbir kuralın olmadığı sosyal medya mecralarının, reyting ve etkileşim arzusuyla büyük bir operasyon aygıtına dönüşmesi bizi bu durumla karşı karşıya bırakmıştır. Adalet etkileşim avcılığına kurban edilmiştir.