Aksa Tufanı operasyonun yıldönümü nedeniyle Filistin gündemine de değinen Özgür Özel, iktidarın İsrail'e ticareti kısıtlama kararının uygulamaya geçmediğini belirterek "Bizden gidenlerin çoğu savaş malzemesi, bizim gemilerle gitmiş, Gazze'nin tepesine yağmış" dedi. CHP Genel Başkanı, Şehzadeler Belediye Gülşah Durbay üzerinden ortaya atılan iddiaya ilişkin de çok sert sözlerle yanıt verdi.

Özgür Özel'in açıklamalarının satırbaşları şu şekilde:

KADIN CİNAYETLERİ

Eyüpsultan'da Semih Çelik isimli cani iki genç kadını katletti. Tekirdağ'da ise Sıla bebek yaşam mücadelesini kaybetti. Bu yılın ilk dokuz ayından 295 kadın hayattan koparıldı. Kadına yönelik şiddet olaylarını bir rastlantı olmadığını biliyoruz. Günlerdir İkbal ve Ayşenur'un vahşice katledilmesinin ardından bile failin özelliklerini öne çıkaran, adeta magazin malzemesi haline getirilen ifadeler kullanılıyor. Bu toplum hale nasıl geldi? Bu canileri aramızda dolaştıran koşullar nedir. Bu iktidar kadınlarımızı koruyamadığı gibi bu konuda atılmış adımlardan da geri adım atıyor. Hedef alan politikaların en somut örneği 2021 yılında İstanbul Sözleşmesi'nden bir gece yarısı tek imzayla çıkmasıdır. İstanbul Sözleşmesi uluslararası bir sözleşme olarak İstanbul'da imzalanan hepimizin gurur duyduğu. 2011 yılında TBMM'den geçerken tüm milletvekillerinin oy verdiği. Bundan sonra kadın katiller iyi düşünsün dediğimiz. Ardından sayısız yasal düzenlemenin gelmesinin kurumların oluşmasının caydırıcılığın en net şekilde ortaya çıkacağını Türkiye'nin tamamının gördüğü ve birilerinin ayağını denk aldığı bir yıl oldu.

2011 yılı kadına karşı şiddetin düştüğü yıldır. Bu örnek tek değil. Kapkaç olayları her gün kapkaç vakaları görüyorduk. Kadınlar sürülüyor, çantayı çalıyor köşede yakalanıyor ifadesini veriyor salıveriliyor. Akşam başka bir kadına kapkaç yapıyor.

Kapkaçın cezası 1-3 yıl yatarı yok, geçmişte suçu da yoksa 1 yılı alıyor aramızda dolanıyor. Hepimizin katkısıyla ceza önce 7 yıla çıkarıldı. Sürüklenme varsa yağmaya girsin. 1 yıl olup yatılmayan ceza 15 yıl olunca herkes aklını başına aldı. Şimdi Türkiye kapkaç cenneti olmaktan çıktı. 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ TEPKİSİ

İstanbul Sözleşmesi de devlet kararlılığının bir sembolüydü. Devlet bu işe kafayı taktı deyip diye düşünüp ayaklarını denk aldılar. Sonra yapılacak düzenlemeler gecikti, yapılan düzgün uygulamadı. Sonra bir kesim, gerici bir kesim, kadını aşağı gören geçmişin domuz bağcıları ortalığı velveleye verdiler. 'İstanbul Sözleşmesi'ne hayır' diye. Sağ partilerden bunu meydanlarda bağırınca AK Parti bir avuç oyun peşine düştü. Hepimizin birlikte girdiği sözleşmeden Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasıyla çıktı. Her gün kadın cinayeti işleniyor şu an bu yüzden. Gözleri korkmuyor artık, azıcık yatar çıkarım, af çıkar ben de kaynarım diyorlar. Bu bu kadar politik, bu kadar siyasi, bu kadar gerçek bir mesele.

Muharrem İnce, Fethullah Gülen için hükûmete seslendi: Cesedini kabul etmeyin Muharrem İnce, Fethullah Gülen için hükûmete seslendi: Cesedini kabul etmeyin

Özgür Özel-5

DOMUZBAĞCILARINA VERDİĞİN SÖZE LANET OLSUN

Hepimiz biliyoruz ki sözleşmeden bir imzayla çıkılamaz yani hala yürürlükte. Ama bizim iktidarımızda seçim falan beklemeden bu sözleşme derhal gerçekten uygulanacak. Tayyip Bey'e bir şey söyleyeceğim, asgari ücrete dört kere zam düşünülür dedin, bu yıl ikinciyi bile yapmadın. 17 bin lira asgari ücret verdin, ertesi gün eridi. Depremzedeye söz verip yerine getirmedin. Madem hiçbir sözünü tutmuyorsun şu HÜDA Par'lılara domuzbağcılara verdiğin sözü de tutma o zaman, lanet olsun!"

'İSRAİL'İN HEDEFİ TÜRKİYE' AÇIKLAMALARINA TEPKİ

Bu Meclisi'n kürsüsünden çıktı dedi ki 'İsrail'in bir sonraki hedefi biziz' Bu laf öyle laf olsun diye söylenmiş bir laf değil. Söylendiğinde arkası boş bırakılacak bir laf değil. Bu ülkeye diyorsun ki İsrail, Filistin'e yaptığı saldırıdan sonra bize de saldıracak. Bize de savaş ilan edecek. Ve sonra dönüp arkanı gidiyorsun. Böyle bir tehdit var mı? Biz kapalı oturumda daha net değerlendirmelerde bulunacağız. 

Türkiye gibi güçlü bir ülke, uluslararası NATO başta olmak üzere yapılarındaki NATO'nun 4'üncü 5'inci madde yükümlülükleri, Birleşmiş Milletler. Türkiye gibi bir ülkeye İsrail Netanyahu saldıracakmış da tehdit olacakmış da bunun akla yatan tarafı yok. Söyleyen kahvede biri olsa 'deli misin' denir ama söyleyen Cumhurbaşkanı olunca gel anlat dedik. Kendisini davet etik. Bu meseleyi Netanyahu'nun canlı yayında dinelmesini hiçbirimiz istemeyiz. Kapalı oturum yapalım gel anlat dedik. İki bakanını yolladı. Birazdan iki bakanı gelecek ve bize bu konuda bilgilendirme yapacak. Ama önce şunu söyleyeyim Kıbrıs Barış Harekatına talimat verildiğinde Meclis acil ve kapalı oturuma çağrıldı. Başbakan yardımcısı Necmettin Erbakan TBMM'yi bilgilendirdi. Harekatın fiilen başladığı ilk günü sonunda TBMM bir daha oturuma çağrıldı Başbakan Bülent Ecevit tarafından Meclis bilgilendirildi. 


Çıkışta muhalefet lideri Süleyman Demirel çok açık bir bilgilendirme yapıldığını hükümetin devlet adabına uygun davrandığını bundan sonra Türkiye iktidarıyla muhalefetiyle tek yürek olduğunu söyledi ve yürüdü. Şimdi bu toplantıya giriyoruz. Bu tutanaklar 10 yıl açıklanamayacak. İçerde söyleneni dışarda söyleyemezsiniz. Ama içerde söylenmeyeni burada ifşa ederi.

Kimse İsrail'in Türkiye'ye saldırması gibi bir tehdidi görmezken, bir anda da 22 yıl sonra 31 Mart'ta seçim var o günden bu güne hep ikinci, partiyken ekonomiyi çözemiyorken enflasyonu düşüremiyorken her şey ataş pahasıyken, vatandaşa yapılan bütün anketlerde birinci sorun ekonomi, işsizlik geçim sıkıntısı çıkıyorken, güvenlik kaygısı en düpteyken devletin başındaki Cumhurbaşkanı, parti başkanı refleksi gösteriyorsa ve bir güvenlik kaygısı yüzünden, açsınız işsizsiniz tehlike büyük İsrail saldıracak diyorsa, o zaman iş başka. Onun için dedik. Kapalı oturumda anlat ikna et gereğini yapalım. 

İSRAİL İLE TİCARET CAYIR CAYIR DEVAM EDİYOR

Türkiye'de pek çok siyasi ama en çok CHP. İsrail ile ticareti kes, İsrail ile ticaret yapıyorsun dedik. Ekim Kasım Aralık inkar ettiler. Ocak Şubat söyleyene saldırdılar. Mart ayında yumuşadılar. Nisan'da yazıyı çıkardılar. İsrail ile ticaret yasaktır. Saldırılar başladığından yasağın çıktığı güne kadar 90 milyar TL mal satılmış. 20 milyarlık kısmı savaş malzemesi. Yani bizim gemilerle gitmiş Filistin'in tepesine yağmış. O günden sonra durdurduk diyorlar. Normalde İsrail devletinde bilgisayarı açan herkesin görebildiği Ticaret Bakanlığı verileri var. İsrail'de iseniz görüyorsunuz. Buradan görmek için başka teknikler var. Ne gördük biliyor musunuz İsrail ile ticaret cayır cayır devam ediyor. 

İsrail ile serbest ticaret anlaşması askıya alınmamış. Kısıtlamada Türk ve İsrail menşeili ürün ifadesi kullanılmamış. Bu yapılamayınca İsrail menşeili ürünlerin üçüncü ülke üzerinden örneğin Azerbaycan'a satılıp gelmesi Yunanistan'a satılıp gelmesi yasaklanmamış. Türk mallarının üçüncü ülkeye satılıp gitmesi yasaklanmamış. Bu mal nereye gidecek sorusu yasaklamaya konmamış. Türk gemilerinin İsrail limanına girişi yasaklanmamış. 


Ticaret yasak boş gemiyle gidiyorum diyor. En kötüsü de malın serbest bölgeden çıkıp geçici depolama merkezinde etiketi değiştirilip İsrail'e gitmesi de yasaklanmamış. Ma limandan çıkıyor gemiye yolda başka bir gemi yaklaşıyor. Evraklar kağıt üstünde düzenleniyor. İsrail ile ticaret cayır cayır devam ediyor.

Ey Recep Tayyip Erdoğan sen mi samimisin biz mi samimiyiz. Sen mi samimisin Türk milleti mi samimi

TÜRKİYE'DE İNTERNET PROBLEMİ

Bir yandan da vatandaş İsrail Türkiye'ye saldıracakmış diye konuşsun istiyorlar. Kahvelerde ev gezmelerinde komşu sohbetlerinde bu konuşulsun istiyorlar. Oysa millet bunu değil cep telefonunun faturasını konuşuyor. Ülkemiz internet hızında 161 ülkeden 106'ıncı sırada. Bizden yavaş ülkede Venezuela Bangladeş gibi ülkeler. Dünya genelden hız ortalaması 85 mgbit bizde 42. Mobil internet hızında 111 ülkeden 58'inci. Fiber internet hızında 38 ülkeden 26'ıncı sıradayız. Ve 21 Aralık 2017'de 100 megabit internete çıkacağız hedefi kondu. Üstünden 7 yıl geçti hedefi koyan ve canlı yayınlarda açıklayan Bakan Ahmet Aslan gitti üstüne de üç bakan değişti. Halen daha Türkiye 100 değil 42 megabit internette. 

 Bir aile 2022'de internete 442 lira ödüyormuş,, geçen sene 745, bu sene 2350 lira. Herkes için elzem cep telefonu fiyatları fahiş pahalı. Millet bunu konuşmasın diye 'İsrail saldıracak' diyorlar. Bunları yapan da Türk Telekom. Vodafone ile anlaşmışlar, 745 liralık faturayı 2350 lira yaptılar bir anda. Bunu yapan Mehmet Şimşek değilse Recep Tayyip Erdoğan'dır. Pahalı fatura ödeyen herkesin cebine elini aran Recep Tayyip Erdoğan'dır.

ENFLASYON

Türkiye enflasyonu en yüksek ülkelerden. Baz etkisiyle fiyat düşüyor diyorlar, öyle fiyat düşmez. Enflasyonu düşürmeden fiyat düşmez. Bu konuyu örgütümüzle beraber hem iş insanlarıyla hem esnafla hem ev hanımlarıyla hem asgari ücretliyle konuşmaya ve bu yalanları ortaya çıkarmaya devam edeceğiz.

DEPREMZEDELERİN SORUNLARI

İktidarın üvey evlat muamelesi yaptığı Hatay'a gittik. Hatay'ı asla terk etmeyeceğiz. Depremzedelerin çoğu çadırda ya da barınmasız. Deprem dosyalarına bilirkişi raporu yollamayarak, şüphelilere yasak çıkarılmayarak devlet sistematik olarak cezalara engel oldu. Mücbir sebep uygulamasını biraz daha uzatın artık bunun olması gerek. Biz her fırsatta Hatay'ın yanındayız çünkü vasiyet böyledir. Gazi'nin şahsi meselesi bizim de meselemizdir.

ERDOĞAN'A ESAD ÇAĞRISI

Esad'la görüşeceğimizi söyleyince o da görüşeceğini söyledi. Putin'i devreye soktu. Esad af çıkarmaya karar verdi, tam Suriye'ye dönecek fırsat. Tam dünyayı ayağa kaldıracak bir fırsat, fabrika okul ne ise kurulsun. Bizimkinden ses yok. O sırada oturma izni olmayan çalışma izni olmayan sığınmacıların istihdama katılmasına karar veriyor. Ayıptır. Türkiye'de üç gençten biri işsiz, bizim evladımızı istihdama kat. Emekliler ağlıyor, ilacın katılım payı diğer ücretleri canımıza tak etti diyor. Suriyelilere ise bedava. Biz ayrımcı bir parti değiliz, sığınmacılara değil bu politikalara karşıyız. Herkesin ülkesi güzel, bizim yoksulumuz bizim işsizimiz bize yeter. Bu nedenle Erdoğan'ı derhal Esad ile görüşmeye davet ediyorum.

İMAMOĞLU HAKKINDA AÇILAN 'AHMAK' DAVASI AÇIKLAMASI

İmamoğlu ile siyaseten baş edemeyince, demokratik bir yolla yenemeyince önce YSK'ya suç işletip 2019'da seçim yeniletti, 800 bin fark yedi. Neden? Pirinç satan hacı amca ne dedi? 'Yıllardır AKP'ye oy verdim ama şimdi İmamoğlu'na oy verdim. Çünkü hak geçti' dedi. Bu ahmak davasında Soylu'nun dediği ifadeyi iade etti, bunu da çevirip YSK'ya demiş olsun dediler. Bunu sırf İmamoğlu bir gün cumhurbaşkanı aday olursa milletin seçme hakkını elinden almak için yaptılar. 

Bu meselenin özü Ekrem İmamoğlu'na siyasi yasak getirme değildir. Bu meselenin özü Türk Milleti'ne kendisini kimin yöneteceği konusunda seçme yasağı getirmektir. İmamoğlu'nun şahsi meselesi değildir. Türk halkına günü geldiğinde İmamoğlu aday olursa onu seçemezsin diye millete direnmektir. 


O yüzden dün sevgili Mansur Başkan ile birlikteydik. O da kendi açıklamasını yapmıştı. Bu partinin dönüp dolaşıp Cumhurbaşkanı adayı o mu olur bu mu olur diye Saray'ı memnun edecek tartışmalardan uzak durması lazım. Mesele Cumhurbaşkanı adaylığının Ekrem Bey'in seçilme hakkının ötesinde milletin seçme hakkını saldırıdır. Bu millet seçme hakkını elinden aldırtmaz nokta. 

Bu tip kumpasları çok gördük mücadele ettik. Bazen eksiğimiz kusurumuz oldu ama bu meseleyi tüm boyutlarıyla birlik beraberlik halinde tam bir motivasyonla ele alıyoruz ve şunu söylüyoruz. Türkiye 2024 yılında seçmenin seçme hakkını ele alınacağı birine söylenmiş sözün kumpasa dönüştürüleceğini bir ülke haline gelirse bu ülke hukuk devleti olmaktan zaten çıktı ama tescillersiniz. Sonra millete dönüp sakın ha ekonomiyi biz düzeltiriz enflasyonu biz düşürürz demeyin. Eğer bu dava siyasi yasakla sonuçlansın en kötüsü geride kalmadı en kötüsü önümüzde. Bu millete yapılacak en büyük kötülük budur. Herkes aklını başına alsın. 

ŞEHZEDALER BELEDİYE BAŞKANI GÜLŞAH DURBAY'I HEDEF ALANLARA TEPKİ

Zor bir konuya geldik. Siyaset zor bir yol. Sen dava arkadaşına bakacaksın, en kötü gününde birbirine tutunacaksın. Uzaktan gelen taşa bakmayacaksın. Üniversiteden beri hayat arkadaşım olan, çocuğumun annesinin boşanma davası açtığını yazdılar, doymadılar. Akılları sıra genel başkanı yıpratacağız diye 18 yaşında bu partiye üye olmuş, yıllardır hizmet eden Manisa'nın tam mutabakatıyla... Gülşah Durbay'la biz Manisa'da il 13. 9 oy aldık, 18 aldık, 21 aldık, 23 aldık. Hep beraber yürüdük. Manisa'da bir kişiyi dışarıda bırakmadan kimseyi küstürmeden yüzde 59 oy aldık bu yıl. Gülşah Durbay, Şehzadeler'i, merkez ilçeyi, daha önce hiç kazanmadığımız ilçeyi, muhafazakar kodların en kuvvetli olduğu ilçesi aslanlar gibi kazandı. Gerçekten utanıyorum. Bizim kızımız olan Gülşah'ın yıllardır bağırsağından rahatsızlığı var, bu durumu en yakından takip eden ben ve eczacı olan eşim. Sonra rahatsızlığı çıktı. Kendisi 'ben açıklayacağım' dedi.

CHP'Lİ GİBİ GÖRÜNENLERİ SAHADA GÖREN VAR MI?

Şimdi CHP'li gibi görünenleri sahada gören var mı, örgütte gören var mı, son seçimde gören var mı? Farklı fikirler olur partide. Kamuoyu önünde tartışacak argüman olmayınca böyle şeyler yapmanın, iktidarla geçmiş bağlantıları olanların kirli oyunlarının benim için bir anlamı yok. Sadece bilin, bu kişiler CHP'li değiller! Bu oyunca gelelim istiyorlar. Bir kadın bir yere gelmek için bir erkeğin bir şey olmalıdır, o adam isterse o kadın oraya gelebilir densin istiyorlar. O kadının yıllarca verdiği emeğin, çalışmanın afişler asmanın bir etkisi yok diyorlar. Ama biz bunu hiç kimseye dedirtmeyeceğiz!

CÜRÜMÜNÜZ KADAR YER YAKARSINIZ HODRİ MEYDAN

Bu partiye dışarıdan saldıranlar, bir adım geri adım atarsan namerdiz! Partili olmadığı halde bir yerden yüz bulup fırsat yakalayanlar kendine mevki makam bulanlar alnınızı karışlamasam namerdim! Ne feda edecek Gülşah'ımız, ne sizden korkacak Özgür Özel var. Cürümünüz kadar yer yakarsınız. Eski genel başkanım 'hodri meydan' deme, güreş terimidir siyaset değil dedi. O yüzden ben siyaseten değil, gizli hesaplarda toplanmış havuzlarda bir araya gelenler, gayrıresmi toplanan paralarla geçmiş seçimde adayımıza oy verilmemesine uğraşan algı operasyonlar yapanlara ve partimi böyle alt edebileceklerini düşünenlere karşı söylüyorum! Hodri meydan! Buradayız, teslim olmuyoruz!"

Editör: Aliye Tulum