39,2289$% -0.07
44,8196€% -0.12
4.199,05%0,03
6.868,00%-0,09
27.389,00%-0,09
4295913฿%2.27452
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM’de yaptığı basın toplantısında Türkiye’de siyasetin “saray ve Silivri” arasında sıkıştığını söyledi.
Gezi Direnişi’nin 12. yılında tutuklu isimlerin serbest bırakılmasını talep eden Baş, iktidarın artık Meclis’i işlevsizleştirdiğini ve halkın siyasete katılım yollarını daralttığını belirtti.
Seçme-seçilme hakkının gasbedildiğini vurgulayan Baş, demokrasi mücadelesinin yalnızca sandıktan ibaret olmadığını dile getirdi.
Demokrasinin 4-5 yılda bir oy vermekten ibaret olmadığının altını çizen TİP lideri, şöyle devam etti:
Toplantılar, protestolar, büyük mitingler, milyonların yan yana gelerek sesini duyurma çabası hem yasal hem anayasal hem de doğal insan hakları kapsamına giren etkinliklerdir. ‘Benim de sesim duyulsun, benim de itirazım var.’ diyen bir halkın demokrasiyi ayakları üzerine oturtan bir etkinliğin, isyanın ‘darbe girişimi’ olarak damgalanması, bu içine girdiğimiz sürecin önemli adımlarından bir tanesi oldu. Biz, ‘demokrasi sadece sandıktan ibaret değildir, halkın siyasete her alanda katılması gerekir’ derken demokrasiyi sadece sandığa sıkıştırmaya çalışanlar, şimdi sandıktan da istediklerini alamadıkları zaman sandığı da geçersiz sayan, ellerindeki güçle sandıktan çıkan sonuçları da kabul etmeyen, fiilen işlevsizleştiren bir yaklaşımı memlekete egemen kılmaya çalışıyorlar.
Her geçen gün halkın siyasete katılım imkanları daraltıldı. Siyasi partiler kapatıldı, Siyasi Partiler Yasası antidemokratik bir hâl aldı, bütün bunlara rağmen en son elimizde kalan seçme ve seçilme hakkı şu anda gasbedilme sürecinde. Şunu açıkça söyleyeyim; TBMM çok az halk yararına iş yapılan bir yerdir. Ama en azından yurttaşın çıkarına hizmet etmese bile buradaki yasalara karşı muhalefetin ses yükselttiği, halk düşmanı uygulamaların teşhir edildiği, halkın bilgilendirildiği, halk adına muhalefet görevinin yapıldığı, bazen halk adına verilen tekliflerin çoğunlukla iktidar tarafından reddedildiği bir yerdir. Ama artık Meclisin böyle bir işlevi de kalmadı. Bugün, TBMM’de sürekli olarak torba yasaları, çuval yasaları, Anayasa Mahkemesi tarafından bozulacağı neredeyse kesin olan yeni yasal düzenlemelerin yapıldığı, bunların Anayasa Mahkemesine gittiği, oradan 2-3 yıl sonra geri döndüğü, bu arada memleketin hukuksuz bir biçimde işletiliyor olmasının normalleştiği, sonra sözde Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği o yasalara ilişkin yeniden düzenlemelerin yapıldığı ama halkın hayatında olumlu anlamda hiçbir değişim yaşanmayan süreçler.
Belli ki iktidar kaybettiği her yere saldırıyor. Ve nihayetinde öyle bir tabloyla karşı karşıyayız ki buna dikkat çekmek istiyorum. Memlekette siyasetin sadece iki merkeze sıkıştığını görüyoruz. Bir tanesi saray ve çevresinde MHP’den tutun muhalif görünen kimi unsurlara kadar uzayan bir iktidar cephesi. Onlar gözlerini saraya dikmişler. Saraydan gelen bir ses, işaret onların ne yapmaları gerektiğini anlaması için yeterli. Açık söyleyeyim, saraydan talimat gelmese masadaki bardağı mutfağa götürme ehliyeti olmayan, kendi başına herhangi bir karar veremeyen bir topluluk, saray merkezi olarak bu ülkeyi yönetmeye karar vermiş durumda. İkinci doğal merkez de, Silivri’de somutlayalım, hapishaneler. Siyaset, Türkiye’de saray ile Silivri arasına sıkışmış durumda.
Bugün bu ülkede memleketi için, halkı için mücadele eden kim varsa ya cezaevinde ya da cezaevine girmekle tehdit ediliyor. Katiller, yolsuzluk yapanlar, hırsızlar, namussuzlar, iktidara yakın olanlar ellerini, kollarını sallayarak işledikleri bütün suçlara rağmen sokaklarda gezmeye devam ediyor. Akıl alır mı? Toprağı için, deresi için, ormanı için direnen insanlar cezaevinde, üç kuruş daha fazla para kazanacağım diye memleketin madenlerini ölüm alanlarına çeviren, doğayı katleden, işçilerin ölümlerine neden olanlar servetlerine servet katıp hayatlarına devam ediyorlar. Esas mesele burada başlıyor. Buna alışacak mıyız? Bunu normalleştirmelerine izin verecek miyiz? Tam da burada bunu normalleştirmeye çalışanlarına karşı kararlı bir mücadeleye ihtiyacımız var.
Kemal Kılıçdaroğlu’ndan ‘Gezi’ paylaşımı: Kimse umutsuzluğa kapılmasın, bu ülkenin vicdanı hâlâ ayaktadır”