CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, AK Parti hükûmetini ekonomik kriz, enflasyon ve lüks harcamalar nedeniyle sert bir şekilde eleştirdi.
Yücel, hükûmetin şatafatlı yaşam tarzına devam ederken vatandaşın ekonomik sıkıntılarına duyarsız kaldığını belirtti.
Cumhurbaşkanlığı sarayının harcamalarının yüksek olduğunu vurgulayan Yücel, bu harcamaların emeklilerin yaşam koşullarını daha da zorlaştırdığını söyledi.
Deniz Yücel, yaptığı açıklamalarda şunları kaydetti:
MYK toplantımız halen devam ediyor. Bugünkü toplantımızda, az sonra değineceğim ülke gündemine ilişkin başlıkların dışında, parti programımızın hazırlıklarıyla ilgili de görüşmeler yaptık. Parti programımız, iktidara geldiğimizde 22 yıllık tahribatın ülkeyi sürüklediği karanlık tablodan ülkemizi nasıl refaha çıkaracağımızın yol haritası olacaktır. Bu nedenle üzerinde titizlikle çalışıyoruz. Parti programımız sadece CHP üyeleri için değil, bütün Türkiye için büyük bir önem taşıyor. Çünkü bugün, parti programını hazırlayan kadrolar, yarın hükümet programını hazırlayacaklar. Hükümet programını hazırlayacağımız günlerin ilk adımlarını atmanın bilinciyle büyük gururla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
"İktidar partisi üyelerinin sokağın gerçeklerinden haberleri yok"
Büyük bir toplumsal bunalım yaşıyoruz. Ülke gündeminde sürekli toplumun ahlaki değerlerine ve vicdanına dokunan konular var. Bunun yanı sıra, artık kronikleşen ekonomik buhran işçisinden emeklisine, memurundan esnafına, çiftçisinden dar ve orta gelirlisine kadar herkesi çaresiz bırakmış durumda. Toplumda büyük bir mutsuzluk ve umutsuzluk hali mevcut. Akıllarda ödenemeyen faturalar, kredi kartı borçları, kiralar ve mutfak masrafları var. Vatandaş geleceğinden umutsuz. Sokakta durum böyleyken sarayda ise durum toz pembe. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’a göre, enflasyonla mücadelede kısa vadeli zorluklar yaşanabilirmiş. Sayın Yılmaz’ın enflasyonla mücadele edildiğini düşünmesi bir garabet, uzun vadeli zorluklardan haberinin bile olmaması ayrı bir garabet. Anlaşılan iktidar partisi üyelerinin saray ekonomisi dışında, ekonominin gerçeklerinden, bilhassa da sokağın gerçeklerinden haberleri dahi yok. Enflasyonla mücadele neden sokakta hissedilmiyor, neden mutfakta hissedilmiyor? ‘Enflasyonu kademeli bir şekilde düşürürken büyümeye de devam ediyoruz’ demek tam anlamıyla vatandaşın aklını ve zekasını hafife almaktır.
"AKP yöneticileri hâlâ kendilerinin bile inanmadığı açıklamalar yapıyor"
Siz hangi ekonomik reformu yaptınız, hangi kurumun özerkliğini güçlendirdiniz de hem enflasyon düşecek hem de büyüme devam edecek? Türk lirası döviz karşısında değer kaybetmeye devam ederken, ülkede can ve mal güvenliği kalmamışken, hukukun üstünlüğü yerini üstünlerin hukukuna bırakmış, bağımsız ve tarafsız yargıya rahmet okunurken AKP yöneticileri hâlâ kendilerinin bile inanmadığı açıklamalar yapmaya devam ediyor. Şatafatınızdan, makam araçlarınızdan, lüks otellerinizden, markalı saatlerinizden, ıstakozlu akşam yemeklerinizden, çifte maaşlarınızdan ve huzur haklarınızdan kısmadan büyümeyi, enflasyonla mücadelenin önünde tutan orta vadeli bir programla bunun olmayacağını da Orta Vadeli Plan ile (OVP) ekonomik buhranın faturasını işçiye, emekçiye, emekliye kısaca, dar gelirliye çıkardığınızı gayet iyi biliyorsunuz. Vatandaşın kursağındaki ekmeğe el uzatıyorsunuz ama iş kendinize gelince lüksünüzden, şatafatınızdan vazgeçmiyorsunuz. ‘İtibardan tasarruf olmaz’ diye bir şey tutturmuşlar. Olur kardeşim, itibardan da tasarruf olur, israftan da tasarruf olur, lüksten ve şatafattan da tasarruf olur.
"AKP iktidarı artık emeklilerden vazgeçmiş durumda"
Bakın, Cumhurbaşkanlığı sarayının sadece ağustos ayında yaptığı harcama, 1 milyar 798 milyon 969 bin lira. Cumhurbaşkanlığının bir aylık harcaması, 900 bin öğrencinin KYK kredisine denk. Cumhurbaşkanlığı bir günde 58 milyon 31 bin lira, bir saatte 2 milyon 417 bin lira, bir dakikada 40 bin 299 lira harcadı. Bu saray üç emeklinin maaşını, bir dakikada harcayan bir kara delik. AKP iktidarı emeklilerle dalga geçmenin ötesinde, artık emeklilerden vazgeçmiş durumda. Emeklilerin aylık 12 bin 500 TL ile geçinmesini beklemek, emeklilere ‘siz yaşamayın’ demek.