Kırıkkale Üniversitesi'nde Hukuk Fakültesi bünyesinde yer alan Münazara ve Farazi Dava Topluluğu tarafından "Tarihsel Süreçte Ermeni Sorunu ve Türk - Ermeni İlişkileri" konulu konferans gerçekleştirildi.

Bakan Yusuf Tekin'den öğretmen ataması açıklaması! Takvim ve sayı ne zaman belli olacak? Bakan Yusuf Tekin'den öğretmen ataması açıklaması! Takvim ve sayı ne zaman belli olacak?

Öğrencilerin yüksek katılımıyla gerçekleştirilen konferansta, Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde görevini sürdüren Prof. Dr. Ozan Can ile Gazeteci, Tarihçi ve Yazar, Türk Ermeni Konusunu Araştırma Vakfı (TEKAR Vakfı) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Arif Demirer konuşmacı olarak yer aldı. Türkiye'ye bazı diğer ülkeler tarafından kabul ettirilmeye çalışılan sözde Ermeni soykırımı ile ilgili düzenlenen konferansta dikkat çeken açıklamalarda bulunuldu.

Prof. Dr. Ozan Can sözde soykırım iddialarının hukuki boyutuna değinerek şu ifadeleri kullandı:

BU OLAYLAR KESİNLİKLE SOYKIRIM DEĞİLDİR

"1948 yılında Birleşmiş Milletler nezdinde soykırım suçunun önlenmesine ve cezalandırılmasına dair bir uluslararası sözleşme kabul ediliyor. Hukukçular olarak kanunların geçmişe yürümediğini biliyoruz ancak 1948 tarihli soykırım anlaşmasının hükümlerine göre 1915 yılında yaşanmış olaylara göre bizi soykırımcı ilan ediyorlar. Bu olaylar kesinlikle soykırım değildir. Hani kanunlar geçmişe yürümezdi? Hani Roma Hukuku’ndan bu yana dünyaya ‘kanunlar makable şamil olmaz’ diye söylüyordunuz?"

SOYKIRIM YAPACAK BİR DEVLET KANUN ÇIKARIR MI?

"Bu sözleşmenin ikinci maddesine dayanarak grubun bütünüyle veya kısmen fiziksel varlığını ortadan kaldıracağını hesaplayarak yaşam şartlarını kasten değiştirdiniz diyorlar. Dönem itibariyle bölgede Ermeni çeteler hareket halinde. Askerimiz yok ve halk korumasız. Osmanlı Devleti halkı korumak için sevk ve iskan kanunu çıkartıyor. Sevk edilenlere yer yurt veriliyor. Soykırım yapacak bir devlet kanun çıkartır mı? Bu tehcir kanunu değildir. Sevk ve isyan kanunudur. Ayrıca böyle bir suç için kast unsuru gerekir. Burada kast unsuru da yoktur. Kanuna dayalı olarak sadece Doğu Anadolu bölgesindeki vatandaşlarımız sevk edilmiştir. Adana, Trakya ve İstanbul’daki Ermeni vatandaşlarımız yerlerinde kalmışlardır. Madem soykırım yapılacak, neden böyle bir ayrım yapılıyor?  Ermeni lobisi ve destekçileri bu durumu uluslararası mahkemelere taşıyamıyorlar ancak kaçak dövüşerek parlamentolarda bu kararları tanıtıyorlar. Hukuki boyutuyla durum bu şekildedir."

Konferansta sözün Mehmet Arif Demirer'e verilmesinin ardından Demirer Türk-Ermeni ilişkilerinin tarihi boyutuna değinerek sözde soykırım iddialarını çürütebilecek nitelikteki belgelerin halihazırda var olduğunu belirterek konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

NESİLDEN NESİLE DEVAM EDEN BİR HÜKÜMLÜLÜK YEDİK

"13 gün sonra 84 yaşında olacağım. 77 kitabım var. Bu yaşımda Ankara’dan buraya neden geldiğimi sizlere şu şekilde anlatayım: Katil zanlısı, gerçekte öldürmediği ancak öldürdüğü iddia edilen kişiyi eğer bulup getirirse ne olur? Serbest kalır değil mi? İşte bizim bugünkü dersimiz bu arkadaşlar. Biz uzun süreden bu yana çeşitli nedenlerle katil zanlısı iken üstüne bir de hüküm yedik. Hem de nesilden nesile, babadan oğula devam eden bir hükümlülük. Dünyadaki 2.2 milyarlık Hristiyan dünyanın 1.4 milyarı bizi hükümlü ilan etmiş. Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya, Rusya, Meksika, Almanya ve Fransa başta olmak üzere 30 kadar ülke parlamento kararı ile bunu kesinleştirmiş. İddianame şu: “Türkler, 1.5 milyon Ermeni’yi öldürdü. Soykırım yaptı” Türkiye bu durumdan çıkabilir ve çıkmalıdır da. Bunu anlatmak için bugün buradayım.” 

Soykırım iddialarını çürütecek nitelikteki belgelerin gerekli şekilde değerlendirilmediğini ifade eden Demirer, sözlerine şöyle devam etti:

SOYKIRIM BELASINDAN KURTULMANIN TEK YOLU KONUNUN ÜZERİNE GİTMEKTİR

"Bu belgeleri maalesef kullanmıyoruz. Bu belgeleri kullanmamamız çok büyük bir yanlış bence. Dış politikamızı en iyi bilen kişilerden biri olan 99 yaşındaki Şükrü Elekdağ bana dün bir mail attı. Elekdağ, bu asılsız iddiaların dış politikamızın ana eksenlerini ipotek altına aldığını, elimizi kolumuzu bağladığını ifade ediyor. Dış politika, televizyonlarda değil kapalı kapılar arkasında konuşulur. Orada da farklı şeyler dönüyor. Ben de sizlere bir öneriyle geldim. Sizlerle bizim vakfımız arasında bir köprü kuralım. Bu köprü ile bu eksikliği giderelim. Yeter ki bu azmi gösterelim. Milletimize yardım edelim. Soykırım belasından kurtulmanın tek yolu bu konunun üstüne gitmektir. Ben elimden geldiğince çalışmalarımla katil olmadığımızı ispat etmeye çalıştım ve belgeledim. Bunları alıp suratlarına çarpacağız arkadaşlar. Emperyalist güçlerin Türk karşıtlığı ve Sevr’i hortlatma çabaları var. Bu coğrafyayla ilgili kirli emelleri var. Onun için hazırlıklı olalım ve elimizdeki bütün bilgileri paylaşalım. Siz de bu bilgileri alın,  özümseyin ve kullanın. Benim sizlere vermek istediğim mesaj budur.”

Editör: Amine Ebrar