Millet İttifakı'nın adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun HDP ziyareti, HDP'nin program yoğunluğu gerekçe gösterilerek ertelendi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in 'Kılıçdaroğlu HDP görüşebilir ama masada olamaz' sözleri gündemdeki yerini koruyor.

Kılıçdaroğlu'nun adaylığına destek istemesi beklenen HDP'nin, karşılığında neler isteyeceği merak konusu.

Çok sayıda terör suçlarından yargılanan Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP'nin 11 maddelik tutum belgesini işaret etti.

'HDP, Kılıçdaroğlu'ndan ne isteyecek?' başlıklı yazısında Demirtaş, 'Kürt sorunu TBMM'de, toplumda ve medyada özgürce konuşulup tartışılabilecek mi, barışçıl demokratik anlayışla Türkiye'nin birliği içinde çözüme nasıl bakılacak?' diye sordu.

'Yani HDP'nin 11 maddelik tutum belgesinde ifadesini bulan politikalara yaklaşım nasıl olacak?' diye soran Demirtaş, 'HDP; Türkiye'de demokrasinin gelişmesi, yoksulluğun bitmesi, toplumsal barışın sağlanması için TBMM'de ve toplumsal tüm alanlarda mücadele eder. Eğer Sayın Kılıçdaroğlu ile ekibi tüm bu düşüncelere, ilkelere saygı duyuyor, değer veriyorsa bunu bizzat kendisinden duymak ister. Demokratik siyasi ortamın sağlanması için bir niyet, program, ciddiyeti kararlılık görürse de destek verir.' ifadelerine yer verdi.

Tutum belgesinin tartışılan 3. ve 4. maddeleri

Demirtaşın bahsettiği 11 maddelik tutum belgesinin 3. ve 4. maddeleri dikkat çekiyor. Tutum belgesi 27 Eylül 2021'de Ankara Hilton Otel'de açıklandı.

3. Kayyım rejimi değil halk iradesi

Belediyelerden üniversitelere ve sivil toplum kuruluşlarına kadar uzanan, seçme-seçilme hakkını yok sayan, halk iradesine ve seçim adaletine ipotek koyan ve bir yönetim biçimi haline gelen kayyımlar rejimi anlayışına son verecek yasal düzenlemeler, bu rejimin yarattığı tahribatların giderilmesi ve kayyım mağdurlarının tüm haklarının iadesi için acildir.

4. Kürt sorununda demokratik çözüm

Türkiye'nin çözmesi gereken en köklü sorunu Kürt sorunudur. HDP, demokratik çözüm ve barış konusunda üzerine düşen her şeyi yapmaya, Türkiye'deki bütün toplumsal kesimlerin sorunlarını ve kaygılarını dikkate alan yapıcı bir rol üstlenmeye hazırdır. Cumhuriyetin demokratikleşmesi ile doğrudan bağlantılı ve iç içe geçmiş olan bu sorunun çözümü için muhataplarla diyalog kurulması, inkar ve bastırma siyaseti yerine demokratik ve barışçı bir çözüm için adım atılması gereklidir. Meclis, diyalog ve çözüm zeminini kurarak, demokratik müzakere yöntemleriyle tüm toplum için geleceğin kazanılmasına önayak ve odak olmalıdır. Bu çerçevede, başta anadili hakkı olmak üzere tüm evrensel kimlik haklarının tanınması için gerekli düzenlemelerin yapılması büyük önem taşımaktadır. Savaş politikaları, silah ve çatışma yöntemleri yerine, diyalog ve müzakere seçeneklerinin kendini tarihsel olarak dayattığı ve güncel olduğu aşikardır. Bunun için Türkiye halklarının tümünün yararını ve geleceğini düşünerek, herkes özveride ve fedakarlıkta bulunarak adım atmalıdır. Sorunlarımızı şiddet aracılığıyla değil; konuşarak, müzakere ederek, diyalog yoluyla çözmek temel düsturumuzdur.