34,8722$% 0.09
36,6729€% -0.12
3.021,49%0,21
4.929,00%-0,16
19.719,00%-0,16
3426525฿%0.3994
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, DEM Parti ile gerçekleştirdiği görüşmede kayyum uygulamalarını eleştirerek, bu antidemokratik uygulamanın sona erdirilmesi için Meclis’te tüm partilerin işbirliği yapması gerektiğini vurguladı.
Özel, Türkiye’nin demokratikleşmesi ve toplumsal barış için şeffaf ve kapsayıcı bir sürecin önemine dikkat çekerken, kayyum uygulamalarının halk vicdanında mahkûm edildiğini söyledi.
‘Yeni çözüm süreci’ne ilişkin konuşan Özgür Özel, “Biz şeffaf, samimi, toplumsal mutabakata dayanan bir sürecin işletilmesini, bu sürecin işletileceği yerin mutlaka ve mutlaka Türkiye Büyük Millet Meclisi olmasını, hiçbir partiyi ve toplumun hiçbir kesimini dışlamaması gerektiğini düşünüyoruz. Bir toplumsal mutabakat inşasında toplumun en kırılgan kesimlerinin gözetilmesi gerekiyor.” dedi.
Özgür Özel, konuşmasının devamında şunları söyledi:
Samimiyetle ve şeffaflıkla davranılırsa Türkiye, bir ve bütün hâlinde 40 yıldır çözemediği ve Türkiye’ye çok şey kaybettirmiş, hepimize çok acılar yaşatmış, hem manevi olarak elbette ama maddi olarak da çok şey kaybettirmiş bir süreci bir toplumsal mutabakatla, toplumsal barış sürecine dönüştürebilir. Bu, Türkiye’deki herkese kazandırır. Türkiye açısından uluslararası ilişkilerde, içinde bulunduğu bölgede, coğrafyada Türkiye’yi çok sayıda riskten de kurtarır. Bu noktada ilk günkü tutumumuzda değişen hiçbir şey yoktur. Biz kendini bu ülkede yaşayan herkesin kendini eşit hissettiği, eşit gördüğü ve bu eşitlik için de eşitçe yaşadığı bir ülke istiyoruz. Bunun için de üzerimize düşen bütün adımları atmaya hazırız. Bundan sonraki süreçte ümit ederim tüm siyasi partilerin birbiri ile uygun zeminlerde diyalog kurabildiği, kimsenin kimseyi ötekileştirmediği, şeytanlaştırmadığı, sözün değerinin olduğu bir süreci hep beraber yaşamak isteriz. Bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi olarak geçmişten gelen tüm kötü tecrübelere rağmen üzerimize düşeni yapma noktasında tarihsel tutarlılığımızdan farklı bir noktada değiliz.
Özel, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik ifadelerinden dolayı kendisi hakkında açılan soruşturmaya ilişkin soruyu şöyle cevapladı:
Yalnızlık kötü şey. Bazen aynalarla konuşmaya başlarsınız. Ve bu hiç hayra alamet değildir. Akın Gürlek, Akın Gürlek’e karşı kullandığım ifadelerden dolayı, Akın Gürlek’in hak ve menfaatlerini korumak üzere hakkımda kamu davası açmaya kalkmış. Akın Gürlek, Akın Gürlek’i şu anda tebrik ediyor olabilir. Öbürü öbürünün tebriğini kabul ediyor olabilir. Allah selamet versin kendisine. Bıraksaydı benim hakkımda zaten kendisiyle dayanışma gösterecek başka makam ve merciler soruşturma başlatabilirlerdi. Ama yine maalesef tabii bu aynayla konuşma hali sağlıklı bir hal olmadığı için bana şundan soruşturma açıyor. Kendisine göreviyle ilgili hakaret ettiğimi söylüyor.
Akın Gürlek’e şunu sorarlar: Sen mahkeme mahkeme gezip, özel olarak seçilmiş ve siyaseten cezalandırması gereken kişilere, sırf sana o talimat verildi diye adalet giyotini olmak senin görevin mi? Yoyo gibi Ankara ile İstanbul arasında sarayın elverişli aparatı olarak gidip gelmek senin görevin mi? ‘Yargı kısmı bitti siyasete geçti’ denip Sayın Erdoğan tarafından ‘Bakanlarımız siyasete uzak kişiler, bu boşluğu bakan yardımcıları dolduracak, Teşkilatımızla bakanlık arasında köprü olacak’ denilen bakan yardımcılığı görevine geçtikten sonra ve o görevin önceki karşılığı müsteşarlıkken ve müsteşarların atama usullerine uygun olmayan bir şekilde geri İstanbul’a başsavcı olarak gidip adalet katletmek senin görevin mi? Sabahın köründe bir evin, bir eşin mahremine gitmek senin görevin mi? Avukatsız aramalar yapmak senin görevin mi? Dosyada gizlilik varken iktidara yakın medyaya dosya içeriklerini sızdırmak senin görevin mi? Sabahın köründe daha kendisi üzerine suçlamalar okunmamışken, kişiyi terörist ilan etmek senin görevin mi? Sonra da bu sürecin tamamını büyük bir agresyonla, büyük bir gerginlikle sürdürmek, milletvekillerine izin verilmesine bile bakanlık üzerinden müdahale etmeye çalışmak senin görevin mi? Daha önceki Cumhuriyet Başsavcısı ‘Arkadaşlar taziyeden suç mu olur? Telefon etmiş diyorsunuz bundan suç mu olur? On yıl önceki şeyden suç mu olur? Bir banka hesap hareketinden suç mu olur?’ deyip savcılara geri attığı soruşturma evrakını düştüğü yerden toparlamak, oradan bir soruşturma uydurmak, yalan yalan ifadelerle tutuklamaya sevk etmek, sonra da itiraz da bile ‘Bunlarla tutuklama olmaz, ama yine de bir gizli tanık bulunmuş. O yüzden tutukluluğun devamına’ denecek operasyonu yönetmek senin görevin mi? Görevinden dolayı hakaretmiş. Benim hakaretim bunları yapana. ‘Bunları yaptım.’ diyorsa açsın kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret.
Onun görevi adalet, onun görevi usule uygunluk, onun görevi ‘Avukatı gelmeden sakın evde arama yapma’ demek. Onun görevi ‘Soruşturmada gizlilik var, bu bilgileri kim sızdırıyor’ demek. Bizzat bu iletişimi yürütmek değil. O yüzden kendine görev olarak bildikleri bunlarsa görevinden dolayı hakaret ettim. Ben bu yapılanlara itiraz ettim, o onu hemen sahiplenmiş. O yüzden ayna ile konuşur hâle geldiyseniz, kısa vadede tatili ama en nihayetinde eğer yaptığınız iş sizi toplumsal yaşamda da komik duruma düşürecek sanrılara itiyorsa, mutlaka işinizi değiştirmeniz lazım. Bu vakitten sonra başka iş bilmiyorsa avukatlık yapabilir. Ben bir kez daha kendisini hızlı bir şekilde kıymetli diplomasıyla, değerli mesleğini yapabileceği, kimseye zarar veremeyeceği bir başka alana davet ediyorum. Mutlaka avukatlığa dönsün. Öyle aynayla konuşan başsavcıdan bize de kendisine de fayda yok.
DEM Parti liderleri, CHP’yi ziyaret etti: CHP, Kürt meselesinin çözümünde önemli bir rol oynayabilir