AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, katıldığı canlı yayın programında gündeme dair açıklamalar yaptı.

Kurtulmuş, "50+1 dolayısıyla ilk sefer bir durumla karşılaşıyoruz. Seçim ilk turda bitmiyor. Vatandaşımız birinci turda 'Biz Erdoğan'ı bırakmayacağız' dedi.

İşte Kurtulmuş'un açıklaması:

O kitlenin temel meselesinin teröre karşı olduğunu biliyoruz. O birlikteliğin ortaya çıkmasıyla birlikte Millet İttifakı'nı açıktan destekleyen HDP'nin nasıl bir türbülans yaşadığını izliyoruz. Bunları biliyoruz. Ne kadar etkiler, ne şekilde etkiler bunu bilemem. Benim siyasi terbiyem orada konuşulanları anlatmayı mümkün kılmaz. Orada konuşulanların bir kısmı, ana çerçevesi ortak basın toplantısında gündeme geldi. Göçmenlerin geri gönderilmesiyle ilgili Türkiye'nin gönüllü, onurlu ve güvenli bir dönüş için plan yaptığı, 1 milyona yakın yeni bir Suriyelinin de orada oluşturulacak yerlere yerleştirileceğini böylece bir program, takvim içerisinde geri dönüşüm sağlanacağıdır. Bu BM'nin parametreleridir. Belirsizliğe, hayati risklerin olduğu ortama gönderemeyiz. Terör örgütlerinin cirit attığı bölgelere bunların gönderilmesinin hesaplanması lazım insani bakımdan. Basın toplantısında da Özdağ 'Biz gönüllü değil gerekirse zorunlu olarak göndermek isteriz' dedi. Orada bir farklılığın olduğu açık. Bu konuları konuştuk. Göçmen meselesinin çok titiz ve detaylı şekilde hükümet tarafından çalışıldığını kendisine ifade ettik. Hiç konuşulmamış gibi açıklama yapması doğru değildi.

NUMAN KURTULMUŞ: "SAYIN ÖZDAĞ BİZDEN BAKANLIK TALEP ETTİ"

Daha sonra net bir şekilde anlaşıldı ki, bunu söylemek istemezdim ama sayın Özdağ, göçmenlerin gönderilmesiyle ilgili bir bakanlık talebinde bulundu. Bu kadar tartışmadan sonra söylemek hakkaniyeti teslim bakımından olur. Bir bakanlığın verilmesi ve göç meselesinin o bakanlık üzerinden düzenlenmesi, tercihan İçişleri Bakanlığı üzerinden düşünülüyordu. Göç meselesinin bizim tarafından düzenlenmesinin doğru olacağı, tercihan İçişleri Bakanlığı olmasının doğru olacağını ifade etti. Ben de verdiğim cevabı söyleyeyim; Cumhur İttifakı başından itibaren hiçbir şekilde al ver pazarlığı içerisinde olmadık. Cumhur İttifakı'na katılan hiçbir partinin böyle bir pazarlığı olmamıştır. Karşı tarafla daha evvel temasın olduğunu söyledi, görüşmeden sonra da temas olabileceğini söyledi. Biz de açık pazarlık değil ilkesel duruşumuz olduğunu söyledik. Temelde terör ve göç gibi iki konuyu konuştuk. Gayet güzel, medeni ve olgun bir görüşme oldu. Sonuçta esas meselenin bir pozisyon ya da bakanlık pazarlığı olduğunu ifade etmek isterim.

"VATANDAŞIMIZ ERDOĞAN'I BIRAKMAYACAĞIZ DEDİ"

50+1 dolayısıyla ilk sefer bir durumla karşılaşıyoruz. Seçim ilk turda bitmiyor. Vatandaşımız birinci turda 'Biz Erdoğan'ı bırakmayacağız' dedi. Büyük bir başarıdır, muhteşem bir başarıdır. Meclis'te çoğunluğu alması da muhteşem bir başarıdır. Burada bileşik kaplar oluştu. İlkesel müştereklik olmasaydı bir MHP'linin, Yeniden Refah Partili'nin, BBP'linin bu kadar rahat şekilde Cumhurbaşkanımıza oy vermesi mümkün olur muydu? Bu seçimde vatandaşımız hem Cumhurbaşkanımıza sahip çıkmış hem de Cumhur İttifakı'na Meclis'te üstünlük sağlamıştır. Yüzde 49,5 oy aldık. Bu büyük başarı. Şimdi ikinci turda yeniden seçime gidiyoruz. Bunun üstüne ne alabilirsek alacağız. Çok daha yüksek bir oyla, kimsenin gık çıkaramayacağı, mazaret uyduramayacağı şekilde Cumhurbaşkanımızı seçeceğiz. Bu çift maçlı kupa finali. Birinci maçı biz kazandık ama daha kupayı almadık. Uzunca süredir karşı taraftan 'parlamenter sistem'e ilgili ses çıkmamaya başladı. Cumhur İttifakı Meclis'te çoğunluğu elde etti. Parlamenter sistem olabilmesi için anayasa değişikliği lazım. Şu anda Millet İttifakı'nın herhangi kanun çıkarmak gücü bile yoktur.