Azerbaycan'ın Tahran Büyükelçiliği'ne yönelik saldırıya değinen Zorlu, 'Bu İran'da gerçekleşen bir saldırı. Dolayısıyla bölgemizin istikrarı açısından da büyük önem taşıyor. Yapılmış açıklamalar var ama netlik kazanmış değil. Bu konunun bir an önce aydınlığa kavuşturulması gerekmekte. Zira Karabağ'da devam eden bir süreç var. Azerbaycan, İran ve Türkiye de bu önemli sürecin birer parçası. İstikrarsızlığı tetiklemek isteyen birtakım çevrelerin, kurguları olmaları ihtimaline karşı büyük bir titizlikle bu süreç devam ettirilmeli. Arka planında ne olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır' dedi.

Biz başından itibaren bu eyleme karşıydık

İsveç'te Kuran-ı Kerim'in yakılmasına dair Zorlu, 'Biz başından itibaren bu eylemin karşısında olduk. Ancak bir gerçeğin altını çizmek lazım. Siyasi iktidar her seçim döneminde 'dış düşman' algısı yaratarak iç siyasette kendisine bir alan açmaya çalışıyor. Ülkenin problemlerini bu şekilde gölgelemeye çalıştığını görüyoruz.' değerlendirmesini yaptı.

Milli konularda ciddiyet gerektiğini vurgulayan Zorlu, 'Biz bu ciddiyetle bir karar aldık. Bu ırkçı kişi ve bunun arkasındakileri, bununla birlikte böyle bir eyleme izin veren İsveç hükümetini mahkemeye verdik. Suç duyurusunda bulunduk. Bu süreci takip edeceğiz ve sonucunu milletimizle paylaşacağız. Bütün arzumuz bu davanın nihai olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürülmesi.' şeklinde konuştu.

Siyasi iktidardan attıkları adımı desteklemelerini beklediklerini dile getiren Zorlu, 'Maalesef tık yok. Niye? Seçimde malzeme elimizden alınır mı endişesi. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Biz bu tür oyunlardan ve senaryolardan her zaman olduğu gibi uzak durmaya çalışıyoruz. Buradan İsveç hükümetine de bir çağrımız var. Basına yansıdığı kadarıyla, NATO üyeliği başvurusunun durdurulduğu şeklinde bir ifade yansıdı. İYİ Parti olarak durduğumuz yerden bahsetmek istiyorum; ülkemizin milli hassasiyetlerine yönelik tavırlar devam ettiği sürece, bizim duruşumuz İYİ Parti iktidarında aynı şekilde devam edecektir.' açıklamasını yaptı.

Zorlu, TÜRK-İŞ'in Ocak 2023 için açıkladığı açlık ve yoksulluk sınırını verileri ile gıda enflasyonu üzerinden ekonomiye yönelik eleştirilerde bulundu.

25 Aralık'ta 15 binden fazla kadınla birlikte Büyük Kadın Buluşması'na imza attıklarını hatırlatan Zorlu, 18 Şubat tarihinde de Ankara Arena Spor Salonu'nda Büyük Gençlik Buluşması'nı gerçekleştireceklerini açıkladı.

Sandığın rengini gençler belirleyecek

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Bu sene 6 milyonu aşkın gencimiz ilk defa sandık başına gidecek. 14 Mayıs seçimlerinde sandığın rengini gençlerin tercihi belirleyecek.' şeklinde açıklamasını hatırlatan Zorlu, 'Bu iki cümle de doğru ama bir şey eksik. Gençlerimiz 'Kararan geleceğimizi kurtaracağız. Biz bu seçime mührümüzü vuracağız' diyorlar.' ifadesini kullandı.

Zorlu şöyle devam etti:

'Bir kaygıyla 'Yurtdışında okumak istiyorum. Çalışmak için gitmek istiyorum' diyen gençlerimizi hain olarak değerlendirebilecek bir konuma gelmişler. Böyle bir anlayışın, gençlerimizin yoğun bir şekilde sandığa gitmesinden endişe etmesini beklemek şaşırtıcı olmaz. Bir önceki seçimde bunu göz önüne almayan siyasi iktidar bir anda Haziran ayındaki seçimi 14 Mayıs'a alma çabası içerisinde. Olup olmayacağını göreceğiz ama seslendirdikleri bu yönde.

Yurtta kalan öğrenciler oy kullanabilecek mi?

Özellikle üniversite öğrencilerinin oy kullanmalarının önünde birkaç engel var. Yurtta kalan bir üniversite öğrencisi seçim takvimi açıklandıktan sonra ikametgah değişikliği yapmaya kalktığında bu sefer yurtta kalamaz hale gelecek. Öğrenciye hem ikametgah değiştir diyorsunuz hem de yurdunu elinden alacak bir aşamayı ona sunmuş oluyorsunuz. Böyle bir anlayış olamaz. Bu belki de 1 milyona yaklaşacak bir sayı. Seçim kanununda bir değişiklik yapmamız mümkün değilse -ki değil, o halde iki önemli gelişmeyi sağlamaya çalışacağız. Parti olarak YSK'da gerekli girişimleri başlatacağız. Acaba bir genelge yoluyla, yurtta kalan üniversite öğrencileri bugünden itibaren isterlerse bu değişikliği yapabilirler mi? Bir ikincisi, yurtta kalmaları halinde bulundukları ilde oy kullanabilirler mi? Bunların YSK tarafından araştırılıp kamuoyuna açıklanmasını istiyoruz. Bir de YÖK'e bir çağrımız var; madem gençlerimizi seviyoruz, onlardan korkmuyoruz; gelin bu tarihlerde yapılması muhtemel olan sınavları erteleyelim. Bunun için üniversitelere yazı gitmesi yeterli olacaktır. Bir de seçimden önceki cuma günü ve sonrasındaki pazartesi günü ders yapılmamasını öneriyoruz.'

Gençlik Politikaları Başkanlığı'nın da parti gözetmeden gençlerin oy kullanabilmesi için attığı adımları hatırlatan Zorlu, basın toplantısının sonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Kılıçdaroğlu'nun 13 Şubat açıklaması

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun '13 Şubat'ta adayımızı açıklayacağız' şeklindeki açıklaması sorulan Zorlu, 'Altılı Masa'nın son bildirisinde toplantı gerçekleştirileceğine yönelik bir bilgi mevcut. Adaylık açıklamasına ilişkin bir bilgi mevcut değil. Prosedür olarak şunun altını çizmem lazım; 13 Şubat öncesinde liderler arasında bir görüşme trafiği olacak ve bizim en başından beri söylediğimiz bir husus var; nihai adaylık tartışmasının isimler üzerinden masanın üzerinde olduğu bir aşamada, mutlaka yetkili kurullarımızı toplayacağız. Bu, Sayın Genel Başkanımızın en başından beri hassasiyet gösterdiği bir konu. Değerlendirmemizin ardından da İYİ Parti kararını net bir şekilde ortaya koyacaktır.' dedi.

Erdoğan'ın adaylığına yönelik tartışmalar

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın adaylığına yönelik tartışmalara dair Zorlu, 'Öncelikle şunun altını çizeyim. Biz milletimizin iradesine, ferasetine gerçekten inanıyoruz. Sandıktan da asla korkmuyoruz. Farklı yerlere çekilmemesi için bunu öncelikle belirtmek istiyorum. Ancak birkaç hususu da hatırlamakta fayda var. 2007-2017 Anayasa değişiklerinde çok net bir ifade var; 'Cumhurbaşkanı'nın iki defadan fazla seçilemeyeceği' Bu ifade 2007'den beri devam ediyor. Bir ikincisi, Anayasamızın ruhuna bir bütün olarak baktığımızda bu Anayasa; demokrasiyi, kuvvetler ayrılığını tek bir kişiye bırakılmaması için bu maddeyi onun için konuçlandırmış. Dolayısıyla Türkiye'de bugün olan-bitene baktığımızda Anayasamızda olan bu hükmün ne kadar önemli olduğunun altını çizmemiz gerekiyor. Tarih resmen açıklandığında, Sayın Erdoğan da resmen başvurduğunda, bu süreçte YSK mutlaka ve mutlaka görüşünü açıklamak zorundadır. Vatandaşlarımız buradan nasıl bir görüş çıkacağını çok fazla merak etmiyor. Aksi bir tutum olmadığında bu çıkan görüş hukuki mi olacaktır? Böyle sunulmak istenecektir ama meşru mu olacaktır? Asıl soru budur.' yanıtını verdi.