CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, AFAD'ın 2,5 yıl boyunca Kızılay'ın tesisinden çadır almadığını, sipariş verilen yandaş şirketin teslimat yapmadığını bu nedenle stokların yetersiz kaldığını açıkladı. Torun, 'Biz sizin hangi dolapları çevirdiğinizi tek tek biliyoruz. Yüzbinlerce vatandaşımız deprem bölgesinde çadır bekliyor. AFAD'ın elinde stok yok. Canımızı emanet ettiğimiz AFAD'ın gerçek yüzü budur' dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya tepki gösteren Torun, 'Uyduruk bir deprem tatbikatından başka, depreme hazırlık konusunda hangi adımı attın? Günlerce enkazlara ulaşamayan, yardımlara el koyup, geciktiren değil misin? Tüm itibarı enkaz altında kalan sen değil misin?' diye sordu.

CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Torun, CHP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında şu açıklamalarda bulundu:

1.187 tır gönderildi

'Kahramanmaraş merkezli iki büyük depremin 5. günündeyiz. Bir kez daha hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Depremin ilk anından bu yana Sayın Genel Başkanımızın başkanlığında, tüm kadrolarımızla, tam bir seferberlik anlayışıyla çalışıyoruz. Ülkenin dört bir yanındaki belediyelerimiz tüm imkanlarıyla vatandaşlarımızın yanında. Bugün itibarıyla; Tüm belediyelerimiz tarafından 3 bin 400 araç ve 7 bin 876 personel bölgeye gönderildi. Yüzlerce arama kurtarma personeli, binlerce iş makinası, itfaiye, ambulans ve sağlık araçlarıyla elimizden gelen desteği vermeye çalışıyoruz. İnsani yardım malzemelerini taşıyan; 1.187 TIR, 3 uçak, 1 gemi ve tren vagonlarını bölgelere gönderdik. Çok büyük bir felaket yaşıyoruz ve bu felaketi dayanışmayla atlatmak için var gücümüzle çalışıyoruz.

Günlerdir susuyoruz

Gelinen aşamada gerçekten üzülerek söylüyorum ki, siyasi iktidarın plansızlığı ve liyakatsizliği ülkemize telafisi mümkün olmayan zararlar vermiştir. Günlerdir susuyoruz, her şeyi içimize atıyoruz. Ama vatandaşımızın halini gördükçe üzülüyoruz. İlk günden bu yana 'AFAD'dan başka koordinasyona izin vermeyeceğiz, her şeyi AFAD yapacak' denilmiştir. Belediyelerimizin ve hayırseverlerin, arama-kurtarma çalışmaları ve yardımları sekteye uğratılmıştır. Herkesin bildiği ve gördüğü gibi; AFAD'ın depreme müdahalede ve koordinasyonda yetersiz kaldığı ayan beyan ortaya çıkmıştır. Günlerce enkazlara ulaşılamamış, belediyelerimizin el konulan yardımlarının ihtiyaç sahiplerine iletilmesinde geç kalınmıştır.

'Her şeyi ben yapacağım' diyerek, hiçbir şeyi tam yapamayan anlayışın faturası, milletimize kesilmiştir. Ayrıca; geçmişte uzmanların defalarca uyarmasına rağmen, Genel Başkanımızın dün açıkladığı raporun orta yerde durmasına rağmen gerekli hazırlıklar yapılmamıştır. Bunların hesabını milletimize vermesi gereken iktidar temsilcileri, şimdi çıkıp belediyelerimizi suçlamaya başladı.

Deprem tatbikatından başka bir şey yaptınız mı?

İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan Süleyman Soylu, dün yaptığı açıklamada, Hatay Büyükşehir Belediyemizi hedef alarak partizanlığın fitilini ateşledi. Utanmadan, 'Belediyemizin definlere bile yardımcı olmadığını' söyleyecek kadar vicdanını kaybetti. Şimdi sormak istiyoruz: 2016'dan bu yana Bakanlık yapıyorsun. 7 yıldır AFAD sana bağlı. Uyduruk bir deprem tatbikatından başka, depreme hazırlık konusunda hangi adımı attın? AFAD içini boşaltan sen değil misin? Tanzanya'ya büyükelçi yaptığınız eski AFAD Başkanı'nı geri çağırmak zorunda kalan sen değil misin? Yaşadığımız bu depremde, günlerce enkazlara ulaşamayan sen değil misin? Yardımlara el koyup, geciktiren değil misin? Tüm itibarı enkaz altında kalan sen değil misin? Şimdi hangi vicdanla, hangi ahlakla Hatay Büyükşehir Belediyemizi hedef alıyorsun? Depremden en büyük darbeyi alan, çalışanlarını kaybeden, yüzlerce personeli ve ailesi enkaz altında kalan Belediyemizi hangi hakla suçluyorsun? Bir insanın bunları söylemesi için aklını kaybetmiş olması gerekir. O yüzden aklını yitirmiş bu bakanı biz milletimize havale ediyoruz.

2,.5 Yılda Kızılay'dan tek bir çadır bile alınmamış

AFAD'la ilgili çok önemli bulduğumuz bir konuyu da paylaşmak isterim. Bilindiği üzere AFAD; afet öncesi hazırlık, afet sırasında müdahale ve afet sonrasında iyileştirme çalışmalarından sorumludur. Ülkemiz bir deprem bölgesidir. Dolayısıyla AFAD'ın gereken tedbirleri önceden almış olması gerekir. Zaten AFAD bu amaçla kurulmuştur. Görevlerinden biri de barınma ihtiyacıdır. AFAD'ın, olabilecek her afete karşı gerekli çadır stoğunu elinde bulundurması gerekir. Ancak bugün, çadırların yetersiz kaldığı, hala sokakta kalan insanlarımızın varlığıyla ispatlanmıştır. AFAD'ın elinde, büyük bir afete karşı en az 250-300 bin çadır stoğu olması gerektiği bilinmektedir. Ancak 27 Eylül 2019'da AFAD'ın kendi yaptığı açıklamaya göre stoktaki çadır sayısı 100 bin bile değildir. Tam burada bir şeye dikkatinizi çekmek isterim. AFAD'ın çadırlarını yıllardır Kızılay üretir. Ancak AFAD yönetimi, 2020 Ağustos ayından 2022 Aralık ayına kadar, yani yaklaşık 2,5 yıl Kızılay'dan bir tek çadır bile almamıştır. Kızılay'ın Ankara Etimesgut'taki tesisi, 2,5 yıl süresince AFAD'a çadır üretmemiştir. Sadece 3 ay önce Kızılay'a 60 bin çadır siparişi verilmiştir. Şimdi sormak lazım: Hazır tesis varken, AFAD olarak, 2,5 yıl neden Kızılay'a çadır ürettirmediniz? Deprem olmasını mı beklediniz? Depreme hazırlıksız yakalandınız. Şimdi çıkmış Kızılay'a günde 500 çadır üretimi yaptırmaya çalışıyorsunuz. Deprem olduktan sonra mı aklınız başınıza geldi?

Hangi dolaplar çevirdiğinizi biliyoruz

AFAD yetkililerine şimdi önemli bir soru daha sormak istiyorum. Kısa bir süre önce çadır ihalesi yaptınız, Kızılay'a değil yandaş bir şirkete verdiniz. Bu şirketten şu ana kadar kaç tane çadır teslim aldınız? Biz bir tane bile teslim almadığınızı biliyoruz. Biz sizin hangi dolapları çevirdiğinizi tek tek biliyoruz. Şu anda yüzbinlerce vatandaşımız deprem bölgesinde çadır bekliyor. AFAD'ın elinde stok yok ve Kızılay'ın üretmesini bekliyor. Bu ihmaller yüzünden, yüzbinlerce vatandaşımız sokaklarda, arabalarda yatıyor. Canımızı emanet ettiğimiz AFAD'ın gerçek yüzü budur. 2,5 yıl Kızılay'ın tesisine üretim yaptırmayan AFAD yönetimi ve iktidar temsilcileri yaşanan barınma mağduriyetinin sorumlusudur. Atalarımız şöyle demiş: 'Deri kokarsa tuzlarsın, tuz kokarsa ne yaparsın?' Bu iktidarın elinde, maalesef AFAD'ın geldiği durum budur.'