Bir süredir medyadan takip ettiğiniz Mehmet Şimşek - Berat Albayrak çekişmesi devam ederken, Akbelen ormanları üzerinden yeni bir kart açıldı.

Mehmet Şimşek'in uzuuuncaa bir aranın ardından ekonominin dümenine geçmesi çok kişiyi şaşırttı ama bir kesimi de rahatsız etti. "Kesim" dediğime bakmayın, aslında herkesin bildiği gibi dar ama kendince etkin bir ekipten bahsediyoruz.

Asıl mevzuya geçmeden önce Mehmet Şimşek'le ilgili bir not paylaşıp öyle geçelim işin "görünen" taraflarına. Seçimden sonra "Erdoğan nasıl oldu da Mehmet Şimşek'i ikna etti?" diye şaşıranlar çok oldu. Yok işte Şimşek'in şartlarını kabul etti, onun için döndü vs.

Her kafadan bir yorum çıktı ama işin aslı bazılarının da çok iyi bildiği gibi bu değil.

Mehmet Şimşek Londra ve Dubai'deki finans merkezleri arasında mekik dokurken, onu yeniden AK Parti iktidarında hem de en kritik ve krizli yere; paranın başına geçmesi için ikna eden Erdoğan değil, Katarlılar oldu.

Fonlarına danışmanlık yaptığı bazı Katarlı iş adamlarının "Türkiye'ye çok yatırım yaptık, para gömdük. Ülke batarsa biz de batarız, git bu işi temizle" diye baskı yaptığını ben değil yedi düvel duydu. Aranızda duymayanlar varsa eksik kalmaları beni üzer. 

Şimdi gelelim bu yazının asıl mevzusuna...

Ne dedik?

Mehmet Şimşek'in gelişinden rahatsız olan ama bayaaa bi rahatsız olanlar vardı. 

Uygulanan ekonomi-politik stratejinin "vergi" üzerinden vatandaşa yüklenmek olduğu ortaya çıkınca eski Hazine ve Makiye Bakanı Berat Albayrak'ın tayfası ve tabi ki abisi Serhat Albayrak'ın başında olduğu medya organları anında harekete geçti. Hoş, Şimşek bu kadar vatandaşa dokunan bir politika izlemeseydi de bu olacaktı ama belki bu kadar hızlı değil. 

Albayrak ekibinin (ki hadi buna Mehmet Şimşek'in eski husumetlisi Yiğit Bulut ekibini de katalım) Şimşek'e karşı eleştirileri Twitter'dan yardırmasıyla kalmadı, Turkuvaz medya yazarlarının köşesine hatta ince ince haberlere de yansıdı. 

Geçen ay sonunda açıktan top tüfek sallamaya başlayan ekip asıl füzeyi ne zaman yollar bilemiyorum.

Medya çok ama çok güçlü bir silahtır canlar. Bir hedefe istikrarla ateş etmeye başlarsa bırakın delik deşik etmeyi orada ne kül kalır ne duman! 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı da olsa, başarısız bir ekonomi yönetimi de yapsa, istifasını İnstagram'dan da duyursa Berat Albayrak her zaman masaya sürülebilecek bir kart. 

Misal bugün Sabah gazetesinden Dilek Güngör, Akbelen'le ilgili yazdığı yazıda bile Berat Albayrak hatırlatması yapmadan geçmiyor. Yazıda Akbelen'deki ağaçların kesilmesine karşı yapılan eylemlerin bir "Gezi Kalkışması"na dönüştürülmek istendiği uyarısında bulunuluyor.

Yazının sonunda ise bir cümleyle Berat Albayrak'ın "öngörüsü"ne atıf yapılmış:

"Yerli kömür stratejisini çizen dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın 'Burası çok önemli' kitabında dediği gibi; "Bir el Türkiye kendi kömürünü kullanmasın diye hep devrede... Nedense bu yapıların ithal kömür eylemi yaptıklarını hiç görmedik." 

Tabiki de yazının "bakın burası önemli" kısmı manşete çekilmiş.

Hele Takvim'in "Akbelen'de 'devreye giren el'! Bir provokasyonun perde arkası: Berat Albayrak yıllar öncesinden bugünleri işaret etmişti" manşeti "Ahh ulan Berat Albayrak olaydı böyle mi olurdu, kimse dinlemedi adamı" dedirtmiyor mu insana?



Bu aslına bakarsanız ekonomi kadar önemli bir "argüman" diyesim geldi ama "algı" demek haberin hakkını vermek olur.

Gezi eylemleri öyle basit bir kalkışma vs diyerek geçiştirilecek bir olay değil yakın siyasi tarih için. Birçok değişimin başlaması ve köklenmesi Gezi ile başlar. Hem muhalif cephe hem de iktidar cephesi için bazı konularda milattır.

Dolayısıyla Akbelen'i Gezi ile özdeşleştirmek üstüne bir de uyarıyı Berat Albayrak üzerinden yapmak asla yabana atılamaz. Olayların büyüdüğünü bir düşünün misal...

Ben bu kadarını deyim gerisini siz anlayın. 

Şimdi bakalım bu sistematik kart göstermenin dışında ekonomi üzerinden süren Mehmet Şimşek-Berat Albayrak kavgası nerelere uzanacak? 

Ben takipteyim, sizler de bu köşeyi takipte kalın.