DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, FOX TV yayınına bağlanarak Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda flaş açıklamalar yaptı. Ali Babacan 'Bu ülkede savaş ortasında bile Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmıştır. Savaş döneminde seçim yapılmıştır bu topraklarda. Burası, savaşın ortasında seçim yapmış bir ülkedir' ifadelerini kullandı.

Canlı yayında 'Anladığımız kadarıyla özellikle televizyon yayınlarıyla ilgili bir kısıtlama niyeti var. İnşallah akıllarından geçen kötü şey gerçekleşmez' diyen Babacan, 'Gerçekleri yaşatacağız ki Türkiye yaşasın' dedi.

Ali Babacan şunları söyledi:

'Anladığımız kadarıyla televizyon yayınlarıyla ilgili kısıtlama niyeti var'

'Anladığımız kadarıyla özellikle televizyon yayınlarıyla ilgili bir kısıtlama niyeti, bir caydırıcı niyet var. İnşallah o akıllarından geçen kötü şey gerçekleşmez. Çünkü haberleşme temel insan hakkıdır. Böyle bir ortamda herkes gerçekleri bilecek ki herkes elinde ne var ne yoksa yardım için ortaya koyacak.'

'Gerçekleri yaşatacağız ki Türkiye yaşasın'

'Çok sayıda canımızı toprağın, enkazın altına gömdük ama gerçekleri gömmememiz gerekiyor. Gerçekler yaşamalı. Bu da ancak özgür yayıncılıkla, özgür medyayla, bu çağda sosyal medyayla olur. Gerçekleri yaşatacağız ki Türkiye yaşasın. Bu da ona buna yasak getirerek, medyayı baskı altına alarak, insanları konuşturmayarak değil, haberleşme, haber alma özgürlüğünün devamıyla mümkündür. Özgürce her şeyi konuşacağız, gerçekleri canlı tutacağız ki sorunlarımıza çözüm üretelim. İktidar şu anda gerçekleri toprağın altına gömmeye çalışıyor. Öyle bir hazırlık seziyoruz. Buna asla izin veremeyiz.'

'Bu topraklarda savaş döneminde seçim yapılmıştır'

'Bu millet nice badireler atlattı, nice zor dönemler yaşadı. Ne zaman ki birbirimize kenetlendik, hukuku işlettik; bu ülkede savaş ortasında bile Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmıştır. Savaş döneminde seçim yapılmıştır bu topraklarda. Burası, savaşın ortasında seçim yapmış bir ülkedir. Bu ülkenin bu kabiliyeti, becerisi var. Nedir çözüm? Mutlaka birlik, beraberlik içinde çözeceğiz. Ayrıştırıcı dille çözülmez. Bu sorunlar ancak 'Biz' diyerek çözülecek.'

'Çok ciddi bir hazırlık yapıyoruz, yarın sorular soracağız'

'Çok ciddi bir hazırlık yapıyoruz. Yarın kısmet olursa sorular soracağız. Hepsini hazırlıyoruz. Depremden önce yapılması gereken pek çok şey vardı, niçin yapılmadı? Depremden hemen sonraki ilk 24 saat, ikinci 24 saat, üçüncü 24 saat sistem çalışmadı. Her türlü yardım çok geç ulaştı. Sayın Erdoğan da ilk birkaç gün aksamalar olduğunu kabul ediyor. Aksamaların neden olduğunu öğrenmek istiyoruz. Vatandaş soruyor. Bütün bu soruları iktidara soracağız.'

'Helikopterle inip, helikoptere binip bölgeden gitmedik'

'Biz tamamen karayoluyla hareket ettik. Benzin kuyruklarında bekledik, trafiğin tıkandığı yerde biz de tıkandık. Vatandaşın yaşadığını yaşadık. Özel uçakla, helikopterle inip de durum tespiti yapıp tekrar helikoptere, uçağa binip bölgeden gitmedik. Karayoluyla adım adım, köyleri ve ilçeleri göre göre, vatandaşlarla orada sohbet ede ede bölgeyi geziyoruz. Tüm sahayı görüyoruz.'

'Herkes Ankara'dan talimat beklerse hiçbir şey olmuyor'

'Depremlerde, doğal afetlerde yerinden yönetim anlayışı gerekiyor. Herkes Ankara'dan talimat beklerse hiçbir şey olmuyor. Muhtarlara kadar yetki gerekiyor. Hiç talimat beklemeden, deprem olduktan 10 dakika sonra herkesin bulunduğu bölgede çalışmaya başlaması gerekiyor. Bir bölge tamamen hasar gördüyse eşleştirilen bölgelerden derhal harekete geçilmesi gerekiyor.'

'Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi hantallaştırdı'

'Öyle bir yönetim anlayışı oluştu ki merkezden talimat almayınca hiç kimse hareket edemiyor, kimse kılını kıpırdatmıyor. Merkezde de talimat veren bir kişi var. Ondan talimatı duymayınca bütün sistem kilitleniyor. Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi'nin özellikle afet döneminde nasıl hantallaştırdığını, sistemin yürümesine nasıl engel olduğunu maalesef çok acı bir faturayla, çok büyük bir insani bedelle ödemiş durumdayız.'

'Sivil inisiyatifleri bastırmaya çalışıyorlar'

''Biz iktidarız, her şeyi herkesten iyi biliriz. Kafamıza göre hareket ederiz' diye bir şey olmaz. Yardım için organize olan, insani ve maddi yardım ulaştırmaya çalışan insanlar, kuruluşlar var. Gayet güzel şeyler yapıyorlar. Onları kıskanıyorlar, onları çekemiyorlar. Biraz öne çıkan, başarılı işler yapmaya çalışan ne kadar sivil inisiyatif varsa onları yasaklamaya, bastırmaya çalışıyorlar. Yardım tırlarının önü kesiliyor, yönü değiştiriliyor. Niye insanları engelliyorsunuz? Bırakın isteyen istediğine yardım etsin.'

'İktidar asla bu enkazın altından tek başına kalkamaz'

'Bugünkü iktidar asla bu enkazın altından tek başına kalkamaz. İlk günden itibaren Türkiye'ye çağrı yapacaklardı: 'Büyük afeti millet olarak hep beraber çözeceğiz. Gelin hep beraber çalışalım' diye çağrı yapacaklarına tutuyorlar öfke, nefret, tehdit… 'Cumhur İttifakı olarak biz sahadayız, biz çözeceğiz' diye bir şey olur mu? Ondan sonra muhalefetten haklı tespitler olunca da 'Bunlar siyaset yapıyor' diyorlar.'

'Afetten bile fırsat çıkarmaya çalışıyorlar'

'Hiç kusura bakmasınlar, bu ülke meşru demokratik siyasetle sorunlarını çözecek. Siyaset diye adlandırdıkları meşru eleştiri hakkıysa, kendileri siyasetin en büyüğünü yapıyor. Çünkü bu depremde dahi 'Cumhur İttifakı' diyerek kendi ittifaklarını, siyasi yapılarını ön plana çıkarmaya çalışıyorlar. Afetten bile fırsattan çıkarmaya çalışıyorlar. Bunu yapan kendileri.'