İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulunan Akşener, 'Burada yüzde 100, Cumhurbaşkanlığı konusunda en ufak bir problem yaşamayacak. Birinci turda seçilecek ben buna inanıyorum.' ifadeleri ile Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçimi 1. turda kazanacağını söylerken İYİ Parti'den de sürpriz bir oy oranı beklediğini belirtti.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

Bugünkü miting çok coşkuluydu. Önce Zeydan Bey daha sonra Mansur Bey daha sonra Ekrem Bey sonra ben ve Kemal Bey konuştuk. Millet İttifakı'nın verdiği görüntü gerçekten millete güven veriyor. Ben tam ortada duran kişiyim, partim de aynı. Bir taraf CHP'nin temsil ettiği seçmen kitlesi var bir tarafta da sağın çeşitli renklerinde insanlar var. Muhafazakârlık da çeşitli renklerde. Bizim bulunduğumuz yer tam ortada. Bizim seçmenimiz böyle bir kitle. 'Bir Kemal'e bir Meral'e oy' dediğim zaman, parti olarak yaptığımız toplantılarda alkış oranının yüksekliğinden anlıyorum. Kalabalığımız çok iyi. 2018'le bugünü mukayese ettiğimiz zaman durum çok farklı. Temel bir bıkkınlık var. Tencere kaynamıyor ondan bıkılmış. Bu kadar uzun gezen kimse yok. Dolayısıyla ilginç bir veri tabanı oluşturdu bende. Sorular, talepler. Ev kadınlarının temsilcisi, kahvecilerin temsilcisi gibi insanlar da çıkıp bire bir dertlerini anlattılar. Milletin patron olduğunu, seçmenin velinimet olduğunu söyleye söyleye geziyorum, bu satın alınmış. Kim küfür ediyorsa, hakaret, tehdit ediyorsa bu gerilimden bıkmış.

İMAMOĞLU İLE YAVAŞ'IN BELEDİYELERDE PERFORMANSI

Sayın Mansur Yavaş seçilirken denildi ki, 'Ankara'da su sayaçlarını PKK'lılar, DHKP/C'liler okunacak' dendi. Böyle bir şey yapılmadı. Sosyal devlet bir haktır. Öğrencisinden et almaya, doğalgaz parasından çiftçiye tohum vermeye kadar. 4 yılda 4,5 milyar TL Ankara çiftçisine para kazandırdı. Sayın Ekrem İmamoğlu da benzerlerini İstanbul'da yaptı. Devamlı tekme atılan, bütçesi problemli hale gelen duruma rağmen israj yapmayınca, ihalelerde şeffaflık olunca, liyakata da değer verince yapılıyormuş. Mesela herkese yapılan iftira herkesi işten atacaklar olmuştu. Bunlar da doğru çıkmadı.

"BEN MASADA LOZAN'I UYGULADIM"

Ben 30 yıllık siyasi hayatımda gizli saklı işi olmayan vatandaşım. Kişisel sırrınız olmaması lazım bu işlere giriştiğinizde. Devletinizin sırrı olabilir, saklayabilirsiniz. Ben o masada 3 Mart'ta bir teklif sundum. Diğer 4 arkadaşımız Kemal Bey'i önerdi. 5 arkadaş bir araya gelmiş oldu. Benim teklifim kayda değer bulunmadı. Biz ondan sonra gittim partide arkadaşlarla biraraya gelip, görüştüm. Her kelimesini kendim yazdığım sert bir konuşma yaptım. Acaba Meral Akşener'in ekstra kendine bir talebi mi vardı? Her kelimesi kendi yazdığım konuşma yaptım. Sonra bu işin ciddiyeti anlaşıldı. Bu sefer 'Buyur kardeşim ne yapacağız? dendi. Bu da bir müzakere. Ben Batı düşünce tarihini okumuş, okutmuş bir akademisyenim. Batılılar bu coğrafyadaki her devlet insanına 'çok iltifat etmemiz lazım' der. Ben uluslararası sevgi işlerinden midem bulanıyor. Ben Lozan'ı uyguladım. Masada şu ortaya çıktı, kişisel hiçbir hesap kitap yapmadığım, hakikaten bu seçimin son seçim olduğuna; yani parlamenter sisteme geçiş açısından son seçim olduğuna inandım.

"SAYIN KILIÇDAROĞLU BİRİNCİ TURDA SEÇİLECEK"

Ben şimdi Kemal Bey'in 1. turda seçileceğine inanıyorum. Ben aktif politika içinde tek kadın politikacı kaldım. Kadın olmak Türkiye'de dezavantaj. İster siyasette, ister medyada, ister iş insanlığında. Bize 'bu' diye hitap ediliyor. Bir erkeğe yapılabiliyor mu? Biz 6 parti bir araya geldik. Orada biz genel başkanlar olarak eşitiz. Zannedildi ki, ben bu eşitlikten rahatsız oldum. Böyle bir durum yok. Ortaya çıkan gerçeklik, benim şahsi hesabım olmadığı net bir şekilde. Bu sokakta da anlaşıldı. Bugün Adana'da çok değer verdiğim hanımefendi 'Meralciğim Allah senden razı olsun çok önemli bir iş yaptın 1. turda alıyoruz' dedi. Sayın Kılıçdaroğlu harama el uzatmayan, kul hakkı yemeyen; yani bugüne kadar parasal üç kâğıt açısından hakkında dedikodu çıkmamış, çok dikkatli bir devlet insanı. Burada yüzde 100, Cumhurbaşkanlığı konusunda en ufak bir problem yaşamayacak. Birinci turda seçilecek ben buna inanıyorum. O dönemde hareketlenme yaşandı. Üyelerimizden istifalar oldu. 50 bin tane dedikodu çıktı. Sayın Erdoğan'la el sıkıştım gibi. Çok kuvvetli geri dönülünce, bu işin kazanılmasına yönelik tavır olduğu anlaşıldı. Seçmenden gelen geri bildirimler bizim dünden bugüne İYİ Parti olarak çok iyi durumda olduğumuzu gösteriyor. 2018'in üstünde. Şimdi onu 4 gün sonra göreceğiz. Samimi söyleyeyim, büyük sürpriz bekliyorum.

"BİLKE YILMAZ BEY DEVLETE BORCUNU ÖDÜYOR"

Anket şirketlerden üst düzey yöneticisi Bilge Yılmaz Bey'i arayarak istifa etmesi gerektiğini söyledi. Benim yaptığım yanlış olduğunu söylemiş. Bilge Bey Türkiye'ye borç ödüyor. Bu ülkede hep devlet okulunda okumuş. Sınav kazanarak burslar devletten okumuş. Onun için de kendine bir şey istemediği için. Benim 3 ile 6 Mart arasında en fazla ders aldığım bu. Benim anket sonuçlarıyla şikayetim yok.

"CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN KAYBETTİĞİ TESCİLLENDİ"

Organize mi, değil mi bilmiyorum. Henüz öğrenemediğim için bir şey söyleyemeyeceğim. Hangi nedenle olursa olsun orada bir yönetim boşluğu oldu. Bunu bir kenara koymamız lazım. O kadar uzun bir zamandır aşırı derecede kutuplaştırma küfre vardı. Allahsız, kitapsız, dinsiz, imansız olduk. Sayın Erdoğan'ın devri iktidarında söylenmedik söz kalmadı. En son kapı kapı gezen oldum. Bunun ikili bir anlamı var. Gabar'a gömdü, Cudi'ye gömdü vesaire. Vatandaşa dedi ki, biz kazandığımız zaman erkek erkekle, hayvanla evlenecekmiş. Ben siyasi bir ailenin çocuğuyum. 50 yıllık hafızam var. Darbeler gördüm. İşkence görmüş bir ağabeyin kız kardeşiyim. İlk defa böyle bir rezil dille gidiyoruz. Bütün buna baktığımızda organize olmasına gerek yok, sıradan insanların gerçekten bu söylediğine inanılıyorsa. Sayın Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığını kaybettiği dün tescillendi. Vatandaş 1. turda bu işi bitirme karar aldığını gördük. Adana'da bunu gördüm. Bana PKK'lı deniyor. Ankara, Adana, Kocaeli'nde. Diyarbakır'da Van'da ise faili meçhulcuyum. Şimdi hem PKK'lı hem faili meçhul olamaz. Büyük çoğunluk açısından 'artık saçmalamayın'a döndü iş. 'Biz Allah'tan emir alırız' dini bilgisi derin olanlar için korkunç bir cümle. Bu ipin ucunun kaçmış hali seçmen açısından 'bu işi birinci turda çözmeleyiz'e getirdi, her türlü iddiaya varım.

"Z KUŞAĞINI DİNLEMEDEN HERKES AHKÂM KESİYOR"

Rahmetli Demirel öncesi Türkiye'de rant sistemi, bol miktarda imalat yapmak. Rahmetli Özal devrinde hayatımıza Toyotaizm gördü. Müşterinin taleplerine göre çeşitlilik. Şimdiki dünya tamamen dijital dünya. 21 cep telefonu 20 ayrı ülkede yapılıp, bir yerde takılıyor. Bütününü kimse bilmiyor, gerek de yok. Z kuşağını dinlemeden Z kuşağı hakkında ahkâm kesiyor herkes.

"805 BİN FARKTAN DERS ÇIKARILMAMIŞ"

İnsanları aptal yerine koyan bir durum var Türkiye'de. Bir taraftan Akşener'e 'PKK'lı' diyeceksiniz, gideceksiniz Güneydoğu'da 'faili meçhulcu' diyeceksin. İYİ Parti kuruldu, bir şey değişti, her şey değişti. Asıl mesele bu. Arkadaşlar önce Meclis çoğunluğunu kaybettiler. 31 Mart'ta CHP ile işbirliği yaptık. İstanbul, Ankara, Adana, Antalya gitti. Kalbi söküldü sayın Erdoğan'ın. Bu arada cilleklik yaptılar. Cilleklik bizim orada oyunun kuralını değiştirmek manasına. Düşmanca bir tavır almadan cilleklik yaptılar. Sonuç itibariyle 13 bin 500 oy farkı 805 bine çıkarıldı. Sonuç itibariyle bundan da ders çıkarılmamış. Bu 805 bin farkın içinde AK Partili seçmen yok mu? Kavramsal bilginiz, tarihi bilginiz yoksa yansıtmayla bu işler olmaz.

"ŞİMDİ DEVLET BİNALARINA KALMIŞ İŞ"

AK Parti 30'ların altında olacak, buraya yazıyorum. Bakın göreceğiz. O kadar büyük bir güç var ki ellerinde. Mesela Anadolu'yu yeniden geziyorum ben. Geçtiğimiz seçimde büyük caddeler sayın Erdoğan'ın büyük posterleriyle süslüydü. Şimdi çok az. İstanbul'da hele hiç. Buna karşı devlet binaları var. İş devlet binalarına kalmış.

"PKK'YA TAŞ ATMAMIŞ KİŞİLER PKK UZMANI KESİLDİ"

Kürtleri incitmemeye çok gayret ediyorum. Sabrım her taraftan sınanıyor. Bu ülkede İçişleri Bakanlığı görevini yerine getirmiş, PKK mücadelesini yapmış siyasi partinin milletvekiliyim. Bu konu bildiğim konu. Eğer biz Güneydoğu'da hala Türkiye Cumhuriyeti devletinin şerefli bayrağı altında duruyorsak orada yaşayan ailelerin devletimizin yanında yer alıp, koruculardan bahsediyorum, şehit vermeleri, gazi olmalarının karşılığıdır, Batı'da doğmuş büyümüş kendi çocuklarımız da dahil. Bu kadar büyük fedakârlık yapmış insanların ikide bir onlar üzerinden benim ve partimin dürtülmesi sahtekârlık. Bizden ayrılmış arkadaşların HDP ile ilişkilendirdikleri yer CHP. Aynı ittifakla gidiyorsunuz. Hayatında PKK'ya taş atmamış adamlar birdenbire PKK uzmanı olmuş durumda. Bu sıktı. Fakat HDP'yle ilişkili olarak İYİ Parti ve ben dürtülüyorum. Bu iş cıvık cıvık hal aldığı için PKK ile mücadeleyi vıcık hale getirdi. Benim dokunulmazlığım yok. Beni şerefli Türk polisleri koruyor. Benim PKK ile Kandil'de alakam varsa, bu kereste tipli adamlar gelip gereğini yapmaları lazım. O şerefli Türk polisleri İçişleri Bakanlığı görevimi yaptığım için koruyor. Siz laf olsun torba dolsun diye bunu yapıyorsunuz bu işin ciddiyetini ortadan kaldırıyorsunuz. Siz ciddi adamlar değilsiniz.

HDP VE TİP'İN KILIÇDAROĞLU'NA DESTEĞİ

Bu ittifakın Kemal Bey'i destekliyor olmasının bizim açımızdan sakıncası yok. Desteği veren partilerin sözcüleri 'bir pazarlık yapmadık, talebimiz yok, herhangi bir şart, koşul ileri sürmedi, birinci önceliğimiz bu ucube sistemden parlamenter sisteme geçişe dair bir gayret olsun, buna da katkımız olsun' dendi. Duran Kalkan, 'bizimle en fazla irtibat kuran Tayyip Bey'dir' diyor. Bu kişileri beliyorum. Yaptıkları konuşmalara baktığımızda sözde biz destekleniyormuş gibi. Gerçekten terör örgütü olsanız sizi serbest bırakacağını el altından söylenmiş bir yapıyı desteklediğinizi iddia eder misiniz? Çözüm sürecini biz yapmadık. Masaya PKK ile biz oturmadık. İYİ Parti'den bahsediyorum. Sayın Bahçeli çözüm sürecine karşıydı ama akil adamları kimseyi dövdürmedi. Doğru da bir iş yaptı. İYİ Parti olarak net bir şey söylüyoruz 'o masada HDP olduğu takdirde biz olmayız'. Bu netlikteyiz.

"BEN 7 YAŞINDAN BERİ NAMAZ KALAN BİR İNSANIM"

Şu anda Cumhur İttifakı'nın bir ortağı var HÜDA PAR. 71 yaşında sayın Cumhurbaşkanı tarafından affedildi. Gaffar Okkan'ın katillerine terör örgütü demiyorlar. HÜDA PAR terörist demiyorum. Diyorum ki, HÜDA PAR, Hizbullah'ı terör örgütü kabul etti mi? Bunu vatandaş yemiyor artık. Onlar bize gelmediğimiz halde 'niye yanyanasınız' diyor. İki dürüst partiyiz biz. HDP de bizim olduğumuz yerde olmuyor. Gaffar Okkan'ın katillerine terörist demeyenlerle beraber yol yürüyorsunuz. Bir süre sonra seçmen bu işten bıkar ve soru sormaya başlar. Şimdi o başladı. Sayın Erdoğan cin gibi adamdır. Bence kaybettiğini gördüğü için. Kitapsız, dinsiz demek ağır bir şey. Ben 7 yaşından beri namaz kılan insanım. Dini vecibe olarak ben kimseye 'dinsiz, kitapsız' diyemem. 'Biz Allah'Tan emir alırız' ne demek? Vahiy geliyor demektir. İyice kafa...

"İKİ PARTİ 301'İ YAKALAYACAĞIZ"

Bana 'Başbakan Meral' diyorlar. Ben Başbakan olmak istediğimi 1,5-2 yıl evvel ifade etmiştim. Başbakan olabilmek için 1. parti olmanız gerekiyor. Meclis'te belli milletvekili sayısına erişmeniz gerekiyor. CHP içinde 4 siyasi parti ile beraber Meclis'e giriyoruz. Biz de kendi logomuzla giriyoruz. Bu iki siyasi partinin 301 geçen milletvekili sayısıyla alırsa kazanmış oluyorsunuz. 360 olması gerekiyor ki, referanduma götürsün. Ben de sayın Erdoğan ve AK Parti'yi tanıyorsam eğer. Parlamenter sisteme geçiş, hukukun üstünlüğü, demokrasi, yargının bağımsızlığı, korkusuzluğu. Biz 301'i yakalayacağız iki parti olarak. Üstünü de AK Parti ile beraber jet hızıyla parlamente sisteme geçeriz, bakın göreceksiniz.

"ÖFKENİZİ, NEFRETİNİZİ İŞARET EDEMEZSİNİZ"

3 tane mahkeme var. Bir tanesi İsmail Kahraman bana Meral Kılıçdaroğlu dedi. Verdim mahkemeye beraat etti. İki kocasını aldattı iması yapıldı verdim mahkemeye beraat etti. Üçüncüsü var, vereceğim mahkemeye, bugünkü şartlarda beraat edecek. Koyun bir tarafa. Şimdi bütün bunlar birikmiş. Bu sistem böyle sistem. Bunu kim ister? İlk önce AK Partililer 'buyrun' olacak. Bir kimsenin varsa suçu hukuk bakar. Objektif yargı bakar. Yargının bağımsızlığını siz sağlarsınız. Öfkenizi, nefretinizi işaret edemezsiniz. Kimi mahkemeye versem bu konularla ilgili beraat ettiler. Onun için kuralın, kaidenin gelmesi lazım. Bu yaşandığı için başlarına gelmesini kimse istemez. Bunun yanlışlığını ifade ederek yol yürüyoruz.

Editör: Nigar Topcu