Kahramanmaraş merkezli 7,7 büyüklüğündeki depremde Adana'da yerle bir olan Alpargün Apartmanı'nın müteahhiti Hasan Alpargün'ün ifadesine ulaşıldı.

Hasan Alpargün, ifadesinde apartmanı dere yatağına yaptıklarını ve inşaat sırasında işçileri denetlemediğini itiraf etti. 'Buraya bina yapmanın zor olduğunu söyledim ancak ısrar ettiler' diyen Alpargün, dönemin belediye yetkililerinin de binayı yapım aşamasında denetlemediğini söyledi. Alpargün Apartmanı dosyasına giren tanık ifadeleri de kan dondurdu.

Kıbrıs'ta yakalandı

Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkım yaşanan illerden biri de Adana oldu. 11 binanın çöktüğü Adana'da yıkılan yapıların biri de Alpargün Apartmanı'ydı. Alpargün Apartmanı'nın müteahhitti Hasan Alpargün, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yakalandı. Alpargün, çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.

1978 yılında Adana Ticari Bilimler Akademisi Mühendislik Yüksekokulu'ndan mezun olan Hasan Alpargün ifadesinde, 1978 ile 1998 yılları arasında şirketi olmadan yaklaşık 10 betonarme yapı yaptığını, 1998 yılında ise kendi adını taşıyan bir müteahhitlik şirketi kurduğunu söyledi.

'Projeye uygun şekilde binayı inşa ettik'

100 kişinin hayatını kaybettiği apartmanın müteahhidi Hasan Alpargün ifadesinde, 'Hatırladığım kadarıyla 1994 yılında Kazım adında arkadaşım olan bu şahsa ve ortaklarına ait arsada Alpargün Apartmanı'nı yapmaya başladım, binayı tek başıma yapmaya karar verdim, herhangi bir ortağım yoktu. İnşaat ruhsatını o dönemde ilçe Seyhan olduğundan dolayı Seyhan Belediyesi'nden aldım. Belediyeden imar durumu aldık, her katta 2 daire olmak üzere 14 kat ve 1 zemin 1 bodrum katı olmak üzere projeyi tamamladık. Proje onay aldıktan sonra hafriyata başladık, temele başladık. Temel Karahisarlı'daki nehrin içinden çakıl, duvar ve sıva için Ceyhan'daki Kösrel Kasabası'ndan kum satın aldım, projeye uygun olarak düz demir satın aldık, demirler kıvrımlı değil düzdü. Temel dahil bütün binanın betonunu o dönemde Mardinli olarak tanıdıklarım ve şu anda ismini hatırlamadığım şahıslar beton döktüler. Kendilerinde ufak bir makine vardı, bu makine ile arsa içerisinde çakıl ve çimentoyu karıştırarak kalıplara döktük, projeye uygun şekilde binayı inşa ettik' dedi.

Bina inşasında işçilerin çalışmalarını denetlemediğini itiraf etti

Fenni mesulü olduğu apartmanın yıkıldığını depremden 2 gün sonra öğrendiğini söyleyen Hasan Alpargün, bina inşasında doğada hazır olan çakıl ve kumları kullandığını, inşaatta çalışan işçilere çimento ve demir miktarının projeye uygun olarak kullanılmasını söylediğini ancak denetim yapmadığını itiraf etti. Alpargün, 'Ben diğer kısımları denetlemeye gidiyordum, söylediğim şekilde yaptılar mı bilmiyorum' dedi.

'Belediye görevlileri harcı denetlemiş gibi imza attılar'

Depremde yıkılan apartmanın aynı zamanda şantiye şefi olan Hasan Alpargün, kan donduran bir itirafa daha imza attı. Alpargün, apartmanın projesine onay veren bir ekibin inşaatı incelediğini ancak yine o dönem belediye personeli olan 2 görevlinin harç yapılırken denetleme yapmadığını söyledi.

Alpargün, 'H. ve N. isimli belediye görevlileri harç yapılırken, harçtaki çakıl çimento kum ve demir miktarını denetlemeye gelmediler ve sadece oturdukları yerden denetleme yapmış gibi evrakları imzaladılar. Biz binayı kendimiz, yani şantiye şefi olarak ben ve çalışanlar yaptık. Açıkçası söylemek gerekirse herhangi bir kurumdan herhangi bir görevli denetlemeye gelmedi. Sadece temel üstü ve iskan hususlarında izin alınırken denetlemeye geldiler, bunun dışında herhangi bir denetleme olmamıştır. G. isimli şahıs da belediyede Mimari Tatbikat Projesi hususunda onay veren görevlidir, herhangi bir denetimi olmamıştır, sadece evraka imza atmıştır' diye konuştu.

Hasan Alpargün ayrıca, apartmanda kolonun tahrip edildiğine dair bir iddia duyduğunu ancak konuya ilişkin herhangi bir bilgi sahibi olmadığını belirtti.

'Kaçmadım oğlumla Kıbrıs'a gittim'

Müteahhit Hasan Alpargün, Türkiye'den kaçtığı iddialarına ilişkin, 'Ben kaçmadım, oğlumla Kıbrıs'a gittim. Kendim teslim oldum' diyerek kendini savundu.

'Binayı yaptığım yerin dere yatağı olduğu belliydi keşke yapmasaydım'

Alpargün Apartmanı'nın fenni mesulü Hasan Alpargün'ün bir diğer itirafı da, apartmanın dere yatağına yapıldığıyla ilgili oldu. Alpargün, 70 kişinin hayatını kaybettiği apartmanın yapılmasının zor olduğunu arsa sahibine söylediğini belirterek, 'Binayı yaptığım yerin dere yatağı olduğu belliydi ancak su yoktu, imar izni de vardı. Ben başta arsa sahibine burada bina yapmanın zor olduğunu, istinat duvarı yapılması gerektiğini, burada çalışmanın zor olduğunu söyledim ancak ısrar ettiler, arkadaşım olduğundan dolayı kabul ettim. Keşke yapmasaydım, ben yapmasaydım da başkası yapacaktı. Arsanın büyüklüğü, yoğunluk hesaplaması sonrası yapılacak daire ve kat sayısını belirleyerek yapıyı tamamladık' dedi.

Ev sahiplerine 'Bu bina hiçbir şekilde yıkılmaz' denmiş

Dosyaya tanık ifadeleri de dahil edildi. Ağabeyini Alpargün Apartmanı enkazında kaybeden bir tanık, ağabeyinin evini 1994 yılında satın aldığını ve ardından 1998 yılında Ceyhan depremi yaşandığını belirtti. Tanık ifadesinde, 'Fakat o dönemde herhangi bir şekilde zarar gördüğünü görmedim. O dönem Hasan Alpargün, abime bu binanın hiçbir şekilde yıkılmayacağını söylemiş. Binada herhangi bir güçlendirme çalışması yapılmamış' denildi.

Avukat Ekinci'den açıklama

Alpargün Apartmanı'nda ağabeyi, yengesi ve ikiz yeğenlerini kaybeden, deprem hukukuyla ilgilenen Av. Beşir Ekinci, 'Hasan Alpergün'ün pişmanlık duygusunu öne çıkarmak suretiyle bir apartmanın toplu ölümüne sebep olduğu sorumluluktan kaçmaya çalışması söz konusu bile olamaz. Hukuki sürecin yakından takipçisi olacağız. Adaletin tecelli etmesi için gereken tüm hukuki süreci işleteceğiz' ifadelerini kullandı.

AFAD teknisyeni: Yaşayanlar toz bulutu nedeniyle nefessiz kalıp ölmüş olabilir

İfade veren bir diğer tanık da Alpargün Apartmanı'nda arama kurtarma çalışmasına katılan bir AFAD arama kurtarma teknisyeniydi. AFAD görevlisi, 'Benim bildiğim kadarıyla hiç canlı kişi çıkarılmadı fakat çıkarttığımız bir çocuktan hemşire nabız aldığını söyledi. Kalp masajı yapıldı yalnız ben yaşayabileceğini düşünmüyorum. Binada yoğun bir toz bulutu vardı. Yaşayan insanların toz bulutu nedeniyle nefessiz kalıp ölebileceği de muhtemeldir' ifadelerini kullandı.